Romanya Haber

Türkiye Açık Bir Cezaevine Döndü, Gazeteciler Hemen Serbest Bırakılsın

Basın Konseyi ve tutuklu gazetecilerin yakınları Silivri’den çağrıda bulundu: Türkiye dünyanın ortasında bir açık hapishaneye döndü. Gazeteciler tutuksuz yargılansın. İddianameler hemen hazırlansın. Yargılamalar hemen başlasın.
Basın Konseyi yönetim kurulu üyeleri ve tutuklu gazetecilerin yakınları Silivri’den, tutuklulukların sona ermesi çağrısında bulundu. Silivri Cezaevi önünde açıklama yapmalarına izin verilmediğini söyleyen Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, ”Biz de kendimizi yine bir gazetecinin adını taşıyan, gururumuz olan Gazeteci-Yazar Yaşar Kemal’in adını taşıyan Silivri Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde sizlerle buluşmaya geldik.Tutsak arkadaşlarımıza en yakın nokta diye düşünüyoruz burayı” dedi. Türenç ardından 5 madde halinde şu talepleri sıraladı:

1- Tutuklu gazeteciler tutuksuz yargılanmalıdır.
2- Gazeteciler hakkındaki iddianameler biran önce hazırlanmalı, yargılanmalar derhal başlamalıdır.
3- Bu davaların acilen sonuçlanması sağlanmalıdır.
4- Tutuklu gazetecilerin Basın Konseyi gibi kuruluşlarla görüşmelerine izin verilmeli, ailelerle haftalık açık görüş yapmalarına fırsat sağlanmalıdır.
5- Tutuklu gazetecilerin cezaevinde ihtiyaç duydukları kalem, kağıt, kitap benzeri materyallerin temini kolaylaştırılmalıdır.
MESLEK KURUMLARININ TUTUKLU GAZETECİLERLE GÖRÜŞMESİ YASAKLANDI
Tutuklu gazetecilerle görüşmek için bugüne kadar Adalet Bakanlığı’na 20’in üzerinde başvuru yaptıklarını ve yanıt alamadıklarını söyleyen Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, ” Silivri’den bir kez daha gazetecilere özgürlüğü yüksek sesle dile getirmek istiyoruz. Tutuklu gazetecilerle görüşmek için bugüne kadar Adalet Bakanlığına 20’nin üzerinde başvuru yaptık. Açık görüş istedik. Çünkü daha önceki yıllarda tutuklu meslektaşlarımızla açık görüşü yapabiliyorduk. Ancak bu son dönemde meslek kurumlarının gazetecilerle buluşmaları da yasaklandı” diye konuştu.
HUKUK HIZLANMALI
Gazetecilere atfedilen suçların biran önce iddianameye dönüşmesi, adil ve hızlı yargılanmalarının biran önce başlaması ve aksi mahkeme kararıyla sabit oluncaya kadar, Gazetecilerin birer suçlu olarak görülmemeleri gerektiğini söyleyen Türenç, ” Hukukun hızlanması ve adil yargılanmanın başlaması ve Türkiye’nin dünyanın en büyük gazeteci cezaevi olma imajını da değiştirecektir”dedi.
MUSA KART’IN EŞİ SEVİNÇ KART KONUŞTU
Eşinin 122 gündür tutuklu olduğunu söyleyen Karikatürist Musa Kart’ın eşi Sevinç Kart, ” Cumhuriyet gazetesinin yazarları, yöneticileri ve çizeri tam 122 gündür baskıya ve zulme karşı savaşanların hiç değişmeyen adresi, Silivri’deler. Şu anda haklarında hiçbir suç delili bulunmadığı için, bir türlü hazırlanamayan iddianame, işlemeyen bir yargı süreci, adeta bu süreci bizim için yargısız infaza çevirmiştir” dedi. Sevinç Kart, tek isteklerinin vicdanlar daha fazla yara almadan, tutuksuz yargılanmaya veya takipsizlik kararının biran önce verilmesi olduğunu söyledi. Eşinin dışarı mektup yazamadığını, yazılı mektupları alamadığını da söyleyen Sevinç Kart, ” Gerçek anlamda bir tecritten bahsedebiliriz. Ama ben bugünleri, Musa’nın çizdiği bir karikatürle düşünüyorum. Şimdi arkadaşları yerine Musa’yı koyuyorum. Hayatlarını özgürlük mücadelesine adamış gazeteciler, iğneyle kuyu kazıyorlar, hukuk devletine ulaşmak için” şeklinde konuştu.
ÇELİK: ESİR TUTULUYORLAR
Tutuklu gazeteci, Önder Çelik’in eşi Semra Çelik, ” Bütün bu gazetecilerin, eşlerimizin esir tutulduklarını düşünüyorum. Alıkonulduklarını düşünüyorum. Çünkü esir ne demek? Kendini savunamadan, esaret altında tutulan demektir. Ne savunabiliyorlar, ne konuşabiliyorlar, ne rahat birşey yapabiliyorlar. Hiç sorgulanmadan esir tutuluyorlar”dedi.
ÖZ: İDDİANAME ORTAYA KONULMALI
Tutuklu Gazeteci Güray Öz’ün eşi Çağlayan Öz de,” Tutukluluğun bir istisna olması gerekmez mi demokratik bir ülkede. İstisna olması gerekiyor. Özgürlük esastır. Eğer insanların suçu delillerle ortaya konulmamışsa, tutuklanmamaları gerekir. Eğer tutuklandıysanız, çok kuvvetli delilleriniz varsa, delilleri en kısa sürede ortaya koyarak, iddianamenizi ortaya koymanız gerekir. Eğer iddianame yazamıyorsanız, bu insanlar suçlu değildir”dedi.
OKTAY EKŞİ: TÜRKİYE 80 MİLYONLUK AÇIK HAPİSHANE
Basın Konseyi Yüksek Kurulu Üyesi Oktay Ekşi de,”Türkiye 80 Milyon insanın içinde bulunduğu bir açık hapishane haline geldi. Bu gerçeği görmemiz lazım. Karşı karşıya bulunduğumuz meseleyi, ‘orada 152 gazeteci var’. ‘Ben gazeteci değilim’. ‘Bu benim dışımda bir olay’ gibi görmeyelim. 80 Milyon insan şu gerçeği görmeli ki, Türkiye bugün dünyanın ortasında bir açık hapishanedir”dedi.
KAZAN: HINÇLA ESİR ALINMIŞ OLUYORLAR
Bugüne kadar iddianame yazılmamış olmasının hukukta bir örneğinin olmadığını söyleyen Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi Avukat Turgut Kazan, “Bir insanı suçluyorsanız, delilleri olduğu için tutukluyorsanız, 3 gün içinde 5 gün içinde iddianame yazarsınız. Bunu kanuna yazma şart değil. Madem ki tutukluyorsunuz, suçla ilgili delil var demiş oluyorsunuz. Bir iddianame kaç günde yazılırsa, o kadar günde yazılır. Şu veya bu nedenle, öfke duyulan bazı insanları, bugün Türkiye’de yargı formatını kullanarak tutukluyorlar. Aslında duyulan hınç nedeniyle esir almış oluyorlar. Bunun bir hukukçu olarak cevabı olamaz. Çünkü hukukta böyle bir örnek yaşanamaz” diye konuştu.
KAZAN’DAN AİHM HATIRLATMASI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru için iç hukuk yollarının tüketilmesi şartının böyle giderse ortadan kalkabileceğini söyleyen Kazan, ” Bir süre sonra görecek ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’de aslında yargı denetimi yoktur. Anayasa Mahkemesi denetimi de yoktur. Karşısına gelen örneklerden sonra, bu sonuca vardıktan sonra, Türkiye’de yargı yerlerine başvurmadan AİHM’e başvurma imkanını kabul edecektir”dedi.