Alman Die Welt Gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in ‘örgüt üyeliği’ suçlamasıyla tutuklanmasına Alman basını çok set tepki gösterdi. Süddeutsche Zeitung: Türkiye, otoriter bir ‘lider (führer) devleti’ olma yolunda kötü bir şekilde ilerliyor.
Alman Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Yücel’in tutuklanmasına tepki gösteren açıklamalar yayınladılar.
Merkel, “Almanya hükümeti Yücel davasında Türk yargısından, tüm demokratik ülkelerin en yüksek değerlerinden olması gereken basın özgürlüğünü dikkate almasını bekliyor. Yücel’in adil ve hukuka uygun bir muamele görmesi için ısrarımızı sürdüreceğiz ve umuyoruz ki Yücel en yakın zamanda özgürlüğüne kavuşacaktır” dedi.
Die Welt muhabirinin tutuklanmasına Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de tepki gösterdi.
“BU İŞİ MESLEKİ BİLGİM VE VİCDANIMLA YAPIYORUM”
Nöbetçi İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Deniz Yücel yaklaşık 4 saat süren sorgusunda, hem Türkiye hem de Almanya vatandaşı olduğunu, Die Welt Gazetesi’nde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptığını söyledi.
Yücel, “Hatalarına ve eksiklerine rağmen ülkemi seviyorum. Herhangi bir örgüte hiçbir zaman üye olmadım. Üye olduğum tek örgüt, Almanya Gazeteciler Sendikası’dır. Gazetecilik yaparken evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda temel insani hakları ve özgürlüklerini esas alarak yorumlarda bulundum. Bu işi yaparken kimseden, devletten, patronumdan talimat almaksızın yapıyorum. Mesleki bilgim ve vicdanımla yapıyorum” dedi. Yücel, gazetesinin görevlendirmesiyle 2015’te Cemil Bayık ile Kandil’de görüştüğünü, bunun bir gazetecilik faaliyeti olduğunu ve başka bir amaç taşımadığını belirtti. PKK’yı eleştiren yazıları da olduğunu belirten Yücel, suçlamaları reddetti.
Mahkeme kararında, Deniz Yücel’in Die Welt’de yazarlık yaptığı, PKK silahlı terör örgütünün elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil’de röportaj yaptığı, röportajda PKK meşru bir yapıymış izlenimi vererek Bayık’ın Türkiye Cumhurbaşkanı hakkındaki söylemlerine yer verildiği belirtildi. 26 Ekim 2016 tarihli yazısına yer verilerek Yücel’in burada Türk devletinin Kürtlere olan tavrını tanımlayan bir fıkra ile Türk ve Kürt vatandaşlarını kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği ifade edildi. 17 Şubat 2017 tarihli yazısında Fethullah Gülen’in, 18 Temmuz 2016’daki yazısında ise darbeyi Gülen Cemaatinin terör eylemi yaptığına dair kesin bir kanıt bulunmadığını belirterek örgüt propagandası yaptığı anlatıldı. Şüphelinin Cizre’ye ilişkin yazısında da örgüt propagandası ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek şekilde yazısının bulunduğu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki yazıları değerlendirilerek kuvvetli suç şüphesini oluşturan deliller, atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı gerekçeleriyle tutuklanmasına karar verildi.
Deniz Yücel ifade verdiği sırada Almanya İstanbul Başkonsolosu Georg Birgelen, Deniz Yücel’in yakınları ve CHP’li vekiller Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal ve Barış Yarkadaş da adliyede bekledi.
Deniz Yücel’in tutuklanması ile ilgili olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel’den de bir açıklama geldi.
Yücel’in tutuklanması haberinin ‘acı ve hayal kırıklığına’ yol açtığını kaydeden Merkel, Deniz Yücel’in gönüllü olarak ifade vermeye gittiğine işaret ederek alınan kararın sert ve orantısız olduğunu vurguladı.
Merkel açıklamasında “Alman hükümetinin Türk adaletinden Yücel’e muamalesinde basın özgürlüğü ilkesini dikkate almasını beklediğini” vurguladı. Merkel, “Deniz Yücel’e adil ve hukuk devletine uygun bir muamele için güçlü bir şekilde çaba göstermeye devam edeceğiz. Yücel’in yakında özgürlüğüne geri kavuşmasını umuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Die Welt muhabiri neden gösterilmeksizin özgürlüğünden edildi”
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye’de 14 Şubat’tan bu yana gözaltında tutulan ve bu gece tutuklanan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in “neden gösterilmeksizin özgürlüğünden edildiğini” savundu.
Gabriel, Deniz Yücel ile ilgili soruyu yanıtlarken, “Die Welt muhabiri Deniz Yücel iki haftadan uzun bir süredir, bir neden gösterilmeksizin özgürlüğünden edildi. Umarım bugün hakkında verilecek karar basın özgürlüğüne uygun bir karar olur” dedi.
Bakan Sigmar Gabriel, Alman gazetecilerin ‘Deniz Yücel meselesi, Türkiye-Almanya ilişkilerini etkiler mi?’ sorusuna, “Şu an yürüyen bir süreç var. Bu konuda bir şey söyleyemem,” cevabını verdi.
“Türkiye, otoriter bir ‘lider (führer) devleti’ olma yolunda kötü bir şekilde ilerliyor. Beğenilmeyen gazeteciler bu koşullar altında ya terörist olarak nitelediriliyor ya da Donald Trump’ın ifade ettiği gibi ‘halk düşmanı’ sayılıyor. (…) Basın özgürlüğü kısıtlanıyor, çiğneniyor, çünkü iktidardakiler şu düşünceye göre bir tutum izliyor: Kim bize destek vermiyorsa, düşmanımızdır ve ona göre davranılmalıdır. Yücel serbest bırakılsa da hakkında dava açılsa da fark etmez. Zira Deniz Yücel Türkiye’de cezaevlerinde tutulan yaklaşık 150 gazeteciden sadece biri. Bu 150 gazeteci de darbe girişiminden bu yana her meslekten takibata uğrayan on binlerce kişinin sadece küçük bir kısmını oluşturuyor. Sanki, Erdoğan ülkesini Avrupa’dan tamamen ayırmak istiyormuş gibi görünüyor.”
Uluslararası saygın örgütlerin açıklamalarına göre, Türkiye’de halen 151 gazeteci cezaevinde. Sınır Tanımayan Gazeteler’in verilerine göre oağanüstü halin ilan edilmesinden bu yana da KHK’larla 149 gazete, radyo ve televizyon kapatıldı.
(Kronos)
Merkel, “Almanya hükümeti Yücel davasında Türk yargısından, tüm demokratik ülkelerin en yüksek değerlerinden olması gereken basın özgürlüğünü dikkate almasını bekliyor. Yücel’in adil ve hukuka uygun bir muamele görmesi için ısrarımızı sürdüreceğiz ve umuyoruz ki Yücel en yakın zamanda özgürlüğüne kavuşacaktır” dedi.
Die Welt muhabirinin tutuklanmasına Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de tepki gösterdi.
“BU İŞİ MESLEKİ BİLGİM VE VİCDANIMLA YAPIYORUM”
Nöbetçi İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Deniz Yücel yaklaşık 4 saat süren sorgusunda, hem Türkiye hem de Almanya vatandaşı olduğunu, Die Welt Gazetesi’nde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptığını söyledi.
Yücel, “Hatalarına ve eksiklerine rağmen ülkemi seviyorum. Herhangi bir örgüte hiçbir zaman üye olmadım. Üye olduğum tek örgüt, Almanya Gazeteciler Sendikası’dır. Gazetecilik yaparken evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusunda temel insani hakları ve özgürlüklerini esas alarak yorumlarda bulundum. Bu işi yaparken kimseden, devletten, patronumdan talimat almaksızın yapıyorum. Mesleki bilgim ve vicdanımla yapıyorum” dedi. Yücel, gazetesinin görevlendirmesiyle 2015’te Cemil Bayık ile Kandil’de görüştüğünü, bunun bir gazetecilik faaliyeti olduğunu ve başka bir amaç taşımadığını belirtti. PKK’yı eleştiren yazıları da olduğunu belirten Yücel, suçlamaları reddetti.
Mahkeme kararında, Deniz Yücel’in Die Welt’de yazarlık yaptığı, PKK silahlı terör örgütünün elebaşlarından Cemil Bayık ile Kandil’de röportaj yaptığı, röportajda PKK meşru bir yapıymış izlenimi vererek Bayık’ın Türkiye Cumhurbaşkanı hakkındaki söylemlerine yer verildiği belirtildi. 26 Ekim 2016 tarihli yazısına yer verilerek Yücel’in burada Türk devletinin Kürtlere olan tavrını tanımlayan bir fıkra ile Türk ve Kürt vatandaşlarını kin ve düşmanlığa alenen tahrik ettiği ifade edildi. 17 Şubat 2017 tarihli yazısında Fethullah Gülen’in, 18 Temmuz 2016’daki yazısında ise darbeyi Gülen Cemaatinin terör eylemi yaptığına dair kesin bir kanıt bulunmadığını belirterek örgüt propagandası yaptığı anlatıldı. Şüphelinin Cizre’ye ilişkin yazısında da örgüt propagandası ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek şekilde yazısının bulunduğu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki yazıları değerlendirilerek kuvvetli suç şüphesini oluşturan deliller, atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı gerekçeleriyle tutuklanmasına karar verildi.
Deniz Yücel ifade verdiği sırada Almanya İstanbul Başkonsolosu Georg Birgelen, Deniz Yücel’in yakınları ve CHP’li vekiller Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal ve Barış Yarkadaş da adliyede bekledi.
Deniz Yücel’in tutuklanması ile ilgili olarak Almanya Başbakanı Angela Merkel’den de bir açıklama geldi.
Yücel’in tutuklanması haberinin ‘acı ve hayal kırıklığına’ yol açtığını kaydeden Merkel, Deniz Yücel’in gönüllü olarak ifade vermeye gittiğine işaret ederek alınan kararın sert ve orantısız olduğunu vurguladı.
Merkel açıklamasında “Alman hükümetinin Türk adaletinden Yücel’e muamalesinde basın özgürlüğü ilkesini dikkate almasını beklediğini” vurguladı. Merkel, “Deniz Yücel’e adil ve hukuk devletine uygun bir muamele için güçlü bir şekilde çaba göstermeye devam edeceğiz. Yücel’in yakında özgürlüğüne geri kavuşmasını umuyoruz” ifadelerini kullandı.
“Die Welt muhabiri neden gösterilmeksizin özgürlüğünden edildi”
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye’de 14 Şubat’tan bu yana gözaltında tutulan ve bu gece tutuklanan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in “neden gösterilmeksizin özgürlüğünden edildiğini” savundu.
Gabriel, Deniz Yücel ile ilgili soruyu yanıtlarken, “Die Welt muhabiri Deniz Yücel iki haftadan uzun bir süredir, bir neden gösterilmeksizin özgürlüğünden edildi. Umarım bugün hakkında verilecek karar basın özgürlüğüne uygun bir karar olur” dedi.
Bakan Sigmar Gabriel, Alman gazetecilerin ‘Deniz Yücel meselesi, Türkiye-Almanya ilişkilerini etkiler mi?’ sorusuna, “Şu an yürüyen bir süreç var. Bu konuda bir şey söyleyemem,” cevabını verdi.
“Türkiye, otoriter bir ‘lider (führer) devleti’ olma yolunda kötü bir şekilde ilerliyor. Beğenilmeyen gazeteciler bu koşullar altında ya terörist olarak nitelediriliyor ya da Donald Trump’ın ifade ettiği gibi ‘halk düşmanı’ sayılıyor. (…) Basın özgürlüğü kısıtlanıyor, çiğneniyor, çünkü iktidardakiler şu düşünceye göre bir tutum izliyor: Kim bize destek vermiyorsa, düşmanımızdır ve ona göre davranılmalıdır. Yücel serbest bırakılsa da hakkında dava açılsa da fark etmez. Zira Deniz Yücel Türkiye’de cezaevlerinde tutulan yaklaşık 150 gazeteciden sadece biri. Bu 150 gazeteci de darbe girişiminden bu yana her meslekten takibata uğrayan on binlerce kişinin sadece küçük bir kısmını oluşturuyor. Sanki, Erdoğan ülkesini Avrupa’dan tamamen ayırmak istiyormuş gibi görünüyor.”
Uluslararası saygın örgütlerin açıklamalarına göre, Türkiye’de halen 151 gazeteci cezaevinde. Sınır Tanımayan Gazeteler’in verilerine göre oağanüstü halin ilan edilmesinden bu yana da KHK’larla 149 gazete, radyo ve televizyon kapatıldı.
(Kronos)