[Haber-Analiz: Semih Ardıç]
Altay Tankı’nda motor imalini üstlenen Albayrak Grubu’nun ‘yapamadık’ beyanatı malumun ilamı. Bu netice sürpriz olmadı. Meselenin künhüne vakıf olanlar daha ilk günden bu hazin finalden endişe ediyordu. Zira Türkiye için elzem ve hayatî kıymetteki savunma sanayisinde atılacak adımlarda liyakatten ziyade hükümete yakın isimlerin kısa vadeli menfaatleri gözetildi. Haliyle görünen köy kılavuz istemedi.
Koç Grubu’na birilerini ortak yapmak için harcanan vakit ve enerjinin onda biri meselenin özüne dâir harcanmadı. Altay Tankı’nın gövde tasarımı (çizimler) Güney Kore’den kopyalandı. Albayrak da Avusturya’dan getireceği motoru ‘yerli’ diye yutturacaktı. Tankın diğer aksamının nasıl temin edileceği ise ‘kervan yolda düzelir’ zihniyetine havale edildi. Bu arada vatandaş, tek sesli medyanın manşetlerine bakıp millî tankımız olduğunu zannedecekti. Zaten işin aslı hiç konuşulamadı ki…
PANCAR MOTORU İLE OLUR ZANNETTİLER
Basit bir dizel motoru imal edemeden V12 motorundan bahsetmek memlekete bir fayda sağlamadı. Albayrak grubunun havlu attığını açıkladığı son beyanatı kabahatinden büyük. Neymiş efendim! İnsan kaynağı istihdam etmişler. İnsan kaynağı bile yokmuş anlaşılan ellerinde. Hal böyle iken meydana çıkmaları cesaretten mi, cehaletten mi? Albayrak bu tenakuzu içine sindirebildiğine madalyonun diğer tarafına bakalım.
Pancar motoru ile tank motorunu tefrik edemeyen Albayrak’ın Türkiye’ye kaybettirdiği vaktin ve paranın hesabını kim soracak? ‘Milli tanka TÜMOSAN motoru’ başlıklı haberlerin evvela kendi gazeteleri Yeni Şafak’ta çıkması ile başlayan keriz silkeleme (manipülasyon) operasyonu da fâil-i meçhul kalacak, öyle mi?
Bu haberlerden evvel 5 lira civarında seyreden TÜMOSAN hisse fiyatı, Savunma Bakanı’ndan müsteşarına kadar en yetkili zevatın ‘Altay’ın motoru tamam’ sözlerinin estirdiği rüzgârla 10,52 TL’ye kadar yükseldi. TÜMOSAN iki kat kıymetli hale geldi. Yatırımcı tank motoru ile gelecek yüksek satış ve kârın hayalini kursa da hepsinin balon olduğu Albayrak’ın Borsa İstanbul’a yolladığı uzun beyanatla 24 Şubat 2017 itibarıyla anlaşılabildi.
İki senedir havanda su dövüldü. Vatandaş, yatırımcı ve Hazine dolandırıldı. Binaenaleyh Albayrak’a teminat olarak yatırdığı para iade edildi. Kanun alenen çiğnendi, Hazine bir kere daha zarara uğratıldı. ‘Menfaatine dokunan AKP’li bakan bile olsa ona karşı medyayı silah gibi kullanmaktan imtina etmemesi’ bilinen Albayrak ailesi değil de başka bir firma ya da aile projeyi üstlense ve neticesi fiyasko olsaydı o grubun burnundan fitil fitil getirilirdi. Bırakın hesap sorulmasını, utanmasalar üstüne para verecekler.
KÜÇÜK YATIRIMCIYA YALAN SÖYLENDİ
Hukuk devleti cari olsaydı fiyaskonun Borsa ayağında sebebiyet verdiği kayıpların telafisi, tazmini ve manipülasyonun fâillerinin cezalandırılması icap ederdi. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) geriye dönük TÜMOSAN’dan yapılan açıklamaları, çıkan haberleri ve hisse grafiğini bütün teferruatı ile tahkik etmesi lazım. Aksi takdirde SPK yatırımcıyı mağdur edenlere göz yummuş olur ki bu ağır bir vazife kusurudur. Hissede son bir senede yüzde 20’lik kayıp gösteriyor ki kulağı delik olanlar ‘zararın neresinden dönülse kârdır’ diyerek TÜMOSAN hisselerini satmış. Son ana kadar iyi haber geleceği ümidi ile bekleyenlerin zararı Pazartesi gününden itibaren artacak. Savunma Sanayii Müsteşarlığı, SPK ve Borsa İstanbul’un üç maymunu oynadığı mevcut tablo ‘ahbap çavuş kapitalizmine veyl olsun’ dedirtiyor.
SANCAK YA DA HATTAT. ALBAYRAK’TAN NE FARKI VAR
Yandaş işadamlarını ihya etmekten vazgeçilmedikçe Altay Tankı yürümez. Birkaç gündür Ethem Sancak, Mehmet Hattat gibi isimler ortalıkta dolaşıyor. Ha Albayrak ha Sancak, yok birbirinden farkı. Sancak’a da verseniz Hattat’a da verseniz tank motorunu yabancı bir firmanın lisansı ile imal edecek. Türkiye’nin herkesle kavgalı olduğu bir devirde bu mümkün mü? Avusturyalı firma, Albayrak ile masaya oturduğu halde ilerleme sağlanamadı. Zira muhatabının tek marifetinin iktidara yakınlık olduğunu fark ettiği an masadan kalktı, itibarını kurtardı. Sancak ya da Hatta için de kapılar aynı şekilde kapanacaktır. Katar’dan gizli bir el devreye girebilseydi şimdiye çoktan girerdi. Dolayısıyla Katar’dan yana fazla ümitlenmek manasız.
Hükümet bu fiyaskonun fazla dillendirilmesinden hoşnut olmayacağına göre dosya referanduma kadar buzluğa kaldıracaktır. Motorla da bitmiyor mesele. Şanzıman, namlu, zırh, atış menzili ve isabet oranı gibi nice belirsizlik var. İsminin önüne ‘yerli ve millî’ sıfatını koymakla tank yürümüyor.
Hükümet, ana yüklenici Koç’un Altay Tankı’nı otomotiv endüstrisinden tanıdığı gruplarla hazır hale getirmesine razı olmazsa daha çok bekleriz. Uzağa gitmeye lüzum yok. F16 savaş uçaklarında takip edilen rotayı takip etmek kâfi. Lisansı Amerika’ya ait F16’larda yerli katkı payı nasıl seneler içinde artırıldıysa Altay Tankı’nda da benzer bir neticeye varılabilir. Aksi takdirde bu tank çok su götürür…
‘Yüzde 100 yerli’ yalanına tenezzül etmeden işin fıtratına münasip adımlar atılabilirse fiyaskonun izleri silinebilir. Endüstri 4.0’da kimsenin ‘yüzde 100 yerli’ gibi abes iddialarla vakit kaybetmediğini bir kere daha hatırlatarak bu bahsi kapatalım.
Koç Grubu’na birilerini ortak yapmak için harcanan vakit ve enerjinin onda biri meselenin özüne dâir harcanmadı. Altay Tankı’nın gövde tasarımı (çizimler) Güney Kore’den kopyalandı. Albayrak da Avusturya’dan getireceği motoru ‘yerli’ diye yutturacaktı. Tankın diğer aksamının nasıl temin edileceği ise ‘kervan yolda düzelir’ zihniyetine havale edildi. Bu arada vatandaş, tek sesli medyanın manşetlerine bakıp millî tankımız olduğunu zannedecekti. Zaten işin aslı hiç konuşulamadı ki…
PANCAR MOTORU İLE OLUR ZANNETTİLER
Pancar motoru ile tank motorunu tefrik edemeyen Albayrak’ın Türkiye’ye kaybettirdiği vaktin ve paranın hesabını kim soracak? ‘Milli tanka TÜMOSAN motoru’ başlıklı haberlerin evvela kendi gazeteleri Yeni Şafak’ta çıkması ile başlayan keriz silkeleme (manipülasyon) operasyonu da fâil-i meçhul kalacak, öyle mi?
Bu haberlerden evvel 5 lira civarında seyreden TÜMOSAN hisse fiyatı, Savunma Bakanı’ndan müsteşarına kadar en yetkili zevatın ‘Altay’ın motoru tamam’ sözlerinin estirdiği rüzgârla 10,52 TL’ye kadar yükseldi. TÜMOSAN iki kat kıymetli hale geldi. Yatırımcı tank motoru ile gelecek yüksek satış ve kârın hayalini kursa da hepsinin balon olduğu Albayrak’ın Borsa İstanbul’a yolladığı uzun beyanatla 24 Şubat 2017 itibarıyla anlaşılabildi.
İki senedir havanda su dövüldü. Vatandaş, yatırımcı ve Hazine dolandırıldı. Binaenaleyh Albayrak’a teminat olarak yatırdığı para iade edildi. Kanun alenen çiğnendi, Hazine bir kere daha zarara uğratıldı. ‘Menfaatine dokunan AKP’li bakan bile olsa ona karşı medyayı silah gibi kullanmaktan imtina etmemesi’ bilinen Albayrak ailesi değil de başka bir firma ya da aile projeyi üstlense ve neticesi fiyasko olsaydı o grubun burnundan fitil fitil getirilirdi. Bırakın hesap sorulmasını, utanmasalar üstüne para verecekler.
KÜÇÜK YATIRIMCIYA YALAN SÖYLENDİ
Hukuk devleti cari olsaydı fiyaskonun Borsa ayağında sebebiyet verdiği kayıpların telafisi, tazmini ve manipülasyonun fâillerinin cezalandırılması icap ederdi. Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) geriye dönük TÜMOSAN’dan yapılan açıklamaları, çıkan haberleri ve hisse grafiğini bütün teferruatı ile tahkik etmesi lazım. Aksi takdirde SPK yatırımcıyı mağdur edenlere göz yummuş olur ki bu ağır bir vazife kusurudur. Hissede son bir senede yüzde 20’lik kayıp gösteriyor ki kulağı delik olanlar ‘zararın neresinden dönülse kârdır’ diyerek TÜMOSAN hisselerini satmış. Son ana kadar iyi haber geleceği ümidi ile bekleyenlerin zararı Pazartesi gününden itibaren artacak. Savunma Sanayii Müsteşarlığı, SPK ve Borsa İstanbul’un üç maymunu oynadığı mevcut tablo ‘ahbap çavuş kapitalizmine veyl olsun’ dedirtiyor.
SANCAK YA DA HATTAT. ALBAYRAK’TAN NE FARKI VAR
Yandaş işadamlarını ihya etmekten vazgeçilmedikçe Altay Tankı yürümez. Birkaç gündür Ethem Sancak, Mehmet Hattat gibi isimler ortalıkta dolaşıyor. Ha Albayrak ha Sancak, yok birbirinden farkı. Sancak’a da verseniz Hattat’a da verseniz tank motorunu yabancı bir firmanın lisansı ile imal edecek. Türkiye’nin herkesle kavgalı olduğu bir devirde bu mümkün mü? Avusturyalı firma, Albayrak ile masaya oturduğu halde ilerleme sağlanamadı. Zira muhatabının tek marifetinin iktidara yakınlık olduğunu fark ettiği an masadan kalktı, itibarını kurtardı. Sancak ya da Hatta için de kapılar aynı şekilde kapanacaktır. Katar’dan gizli bir el devreye girebilseydi şimdiye çoktan girerdi. Dolayısıyla Katar’dan yana fazla ümitlenmek manasız.
Hükümet bu fiyaskonun fazla dillendirilmesinden hoşnut olmayacağına göre dosya referanduma kadar buzluğa kaldıracaktır. Motorla da bitmiyor mesele. Şanzıman, namlu, zırh, atış menzili ve isabet oranı gibi nice belirsizlik var. İsminin önüne ‘yerli ve millî’ sıfatını koymakla tank yürümüyor.
Hükümet, ana yüklenici Koç’un Altay Tankı’nı otomotiv endüstrisinden tanıdığı gruplarla hazır hale getirmesine razı olmazsa daha çok bekleriz. Uzağa gitmeye lüzum yok. F16 savaş uçaklarında takip edilen rotayı takip etmek kâfi. Lisansı Amerika’ya ait F16’larda yerli katkı payı nasıl seneler içinde artırıldıysa Altay Tankı’nda da benzer bir neticeye varılabilir. Aksi takdirde bu tank çok su götürür…
‘Yüzde 100 yerli’ yalanına tenezzül etmeden işin fıtratına münasip adımlar atılabilirse fiyaskonun izleri silinebilir. Endüstri 4.0’da kimsenin ‘yüzde 100 yerli’ gibi abes iddialarla vakit kaybetmediğini bir kere daha hatırlatarak bu bahsi kapatalım.