Romanya Haber

Mumlu Günler Türkiye!..

[Haber-İnceleme: Semih Ardıç]

AKP hükümeti, vatandaşa her kış aynı karanlık filmi tekrar tekrar seyrettiriyor. 5 santimetre bile kar yağmadı, İstanbul’un tamamına yakını başta olmak üzere Trakya saatlerce karanlıkta kaldı. Bazı şehirlerde, semtlerde 30 saatten fazla elektrik yolu gözlendi.
Elektrikler kesildiği için evlere, iş yerlerine su verilemedi, kombiler çalıştırılamadı. Sanayinin kaybı hemen hesaplanamayacak kadar külfetli. “Karanlığa küfretmek yerine mum yakalım” diyen ahali, bakkalda-markette mum bile bulamadı.
Buz kesen evlerde bebekler, hasta ve yaşlılar battaniyeye sarıldı. Fabrikalarda vardiya mecburen ‘paydos’ edildi. Saatlik kayıp 2 milyon dolar oldu. Lokanta, berber, toptancı ve marketler jeneratör takviyesi ile açık kalmaya çalıştı. Lakin jeneratörler de mazot ve benzin olmadan çalışmıyordu.
Elde bidon akaryakıt istasyonlarına yollanan çırak ve kalfalar gitti de gelmez oldu. Genç çırakların şaşkınlığı tarife sığmaz. Zira 1980 evvelinde kaldığı zannedilen, Kemal Sunal filmlerinin dram yüklü sahnelerindeki benzin kuyruklarının aynısı 2016’da İstanbul’un göbeğinde yeniden yaşanıyordu. 5 litrelik bidonu doldurup gelmek saatleri buldu.
BENZİN VE MUM KUYRUĞU
O kadar numarayı nasıl ve kimin tensibi ile temin ettiği bilinmeyen AKP, cep telefonlarına gece-gündüz, yerli-yersiz mesaj göndermekte mahirdir. AKP yönetimi, bin bir maniyi aşarak mum bulabilenlerin sevincine anında iştirak etmeyi unuttu.
AKP’den şöyle bir mesaj yollaması beklenirdi: Mumlu günler Türkiye… Amma velakin parti ambleminde ampul olması münasebetiyle ‘komik vaziyete düşmek endişesi’ mesajdan el çektirmiş olabilir.
MÜCBİR SEBEP YOK, ABONENİN TAZMİNAT HAKKI VAR
15 milyonluk İstanbul’un karanlığa gark olması Damat Berat Albayrak’a bağlı Enerji Bakanlığı’nın iddia ettiği gibi ne arızalar ne de siber saldırı hezeyanı ile izah edilebilir. Bakanlık elektrik krizinde ‘mücbir sebep’ varmış gibi gösterip abonenin tazminat davası açmasının önünü alma derdine düştü.
İleri demokrasilerde planlı kesintiler günler önce ilan edilir. Kesintinin ne vakit başlayacağı hangi saatte sona ereceği belirtilir. İstanbul gibi nüfusun beşte birinin ikamet ettiği, ekonominin yarısını sırtlayan şehirde saatlerce elektriksiz bırakılmaz. Bırakılırsa kıyameti koparırlar. Bunun haricinde kesintilerden kaynaklanan zararların tazmîni belediye ya da ilgili idareye aittir.
Enerji Bakanlığı’nın halka özür ve zararları tazmin borcu var. Bunu yapmak yerine ‘siber saldırı’ hezeyanına sarılmaları acziyetin itirafıdır. Bakanlığın yazılı beyanatının enerjide iflasın fiilen ilanından başka bir mânâsı yok.
YANDAŞIN YATIRIM MASRAFI ABONEYE
İhale alırken verilen sözlerin üzerine çizgi çekildi. Kaçak elektrik kullanımını azaltmak yerine dürüst aboneden bunun ücretini de ‘diğer’ başlığı altında tahsil etmek hepsinin kolayına geldi.
Enerjinin kaymağını yiyen ve her nasıl oluyorsa yirmi büyük kamu ihalesinden on sekizini alan Cengiz, Limak, Ciner, Kolin, Kalyon, Kiler, Albayrak, Eksim ve Çalık gruplarına dokunan yanar. Onlara kimse ilişemez. İktidar, halkı avutma vazifesini üstlenen medyanın kirli havuzuna para akıttıkları müddetçe hepsini mazur görecek. Geriye dönük bütün elektrik ihaleleri incelendiğinde görülecektir ki verilen taahhütlerin hiçbiri tutulmadı. Enterkonnekte sistem, özelleştirilmeden önce yapılan son iyileştirmelerle ayakta duruyor. Trafo arızaları, nakil hattında kopma ve direk devrilmesine karşı yapılan yatırım yandaş firmalar döneminde ‘yok’ denecek kadar az.
Dağıtım şirketleri, ihale şartnamesinin aksine yapacakları yatırımın maliyetini de abonenin sırtına yüklediler. Çarpıklık bununla da bitmedi. Aboneden yapılmayan yatırımın bedelini ‘diğer’ başlığı altında son kuruşuna kadar alan dağıtım şirketleri enerji nakil hatlarına el sürmedi. Arızaları, teknik kayıpları en aza indirmek üzere hatlar yer altına alınacaktı, kimse oralı değil.
ESAS SEBEP DOĞALGAZIN YETMEMESİ
Elektriklerin bu kadar geniş bir bölgede bu kadar uzun süre kesilmesi sadece arızalarla izah edilemez. Bir bölgede kesinti sebebi olarak gösterilen arıza giderildiği halde farklı bölgelerin elektriksiz kalması kesintilerin semt semt gezdirildiğini gösteriyor. Esasında hatlarda arıza olmasa da bahse konu kesintiler kaçınılmaz. Zira Türkiye’nin karanlıkta kalmaması Rusya ve İran’dan gelecek gaza bağlı.
Türkiye enerjide dışa bağımlı. Elektrik ihtiyacının yarıya yakınını ithal doğalgaz (yüzde 32,6) ve ithal kömürden (yüzde 17,5) temin edebiliyor. Dolardaki artış bu kalemlerin ithalatını pahalı hale getiriyor. Kış aylarında haneler kombiye yüklenince doğalgaz yetmiyor. Doğalgaz istediğiniz anda getirebileceğiniz bir emtia değil.
Boru hattınız, bütün altyapınız hazır olsa bile tedarikçilerle uzun vadeli mukaveleler imzalandığı için, hele hele kış ortasında belirtilen miktarların haricinde gaz temin etmek mümkün değil.

YILAN HİKÂYESİ: TUZ GÖLÜ’NE DEPO
BOTAŞ yaz aylarında tüketim düştüğünde mukaveleye göre almak mecburiyetinde olduğu gazı depolayabilse bu sıkıntılar büyük ölçüde azalacak. Yine pompa istasyonlarındaki eksikler ikmal edilmedi. Hatların kapasitesi artırılmadığı gibi yılan hikâyesine dönen ‘Tuz Gölü’ne gaz deposu’ devreye alınamadı. Silivri’deki depo da birkaç günlük gaz ihtiyacını ancak karşılayabiliyor.
BOTAŞ senelerin ihmalini örtmek için çareyi santrallerin ve sanayinin gazını kesmekte buluyor. Gazın toptancısı olduğu için sıkıştığında kendi lehine hazırlanmış sözleşmelerin avantajını kullanıyor. Ancak her kış rutine dönen karanlık günler gösteriyor ki bu manevraların nihai aboneye faydası yok.
AKFEL’E KAYYIM GAZPROM’U VURDU
Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının yüzde 20’sini tek başına karşılayan Akfel’in, keyfî gerekçelerle kayyıma, akabinde TMSF’ye devredilmesinin doğalgaz temininde, dolayısı ile enerji üretiminde nasıl bir aksaklığa yol açtığını henüz bilmiyoruz. Şirketlere kayyım kıyımının diğer sektörlerde ekonomiye nasıl zarar verdiğini gün be gün esefle müşahede eden Türkiye enerjide de acı hakikatle yüzleşecek.
Akfel’in Ortağı Rus Gazprom’un CEO’su Alexi Miller, en kârlı şirketlerine bu şekilde el konulmasından duyduğu rahatsızlığı son Moskova temasları esnasında Başbakan Binali Yıldırım’a iletmişti. Rus gazeteleri Yıldırım’ın verdiği cevapları Gazprom yetkililerin ikna edici bulmadığına yer vermişti.
KABARIK FATURALARIN TEŞEKKÜRÜ BU MU?
Hülasa doğalgaz santralleri devre dışı kaldığı için su ve kömürden (termik) elde edilen elektrik, soğuk havalarda zirveye çıkan enerji talebini karşılayamıyor. Hazırlıksızlığın, plansızlığın, yandaş işadamlarının daha fazla para kazanmasına odaklanmış enerji yönetiminden mütevellit beceriksizliklerin bedeli yine aboneye ödettiriliyor.
Kabarık elektrik ve doğalgaz faturalarını vaktinde ödeyen vatandaş en fazla ihtiyaç duyduğu esnada elektriksiz, doğalgazsız, susuz kalıyor.
SİSTEM 31 MART 2015’TEKİ GİBİ ÇÖKEBİLİR
Elektrik Mühendisleri Odası ufuktaki başka bir krize dikkat çekti. Büyük ölçekli doğalgaz santralleri daha ziyade batı illerinde. Bunlar devre dışı kaldığı için elektrik talebi Doğu’daki hidro elektrik santrallerinden karşılanıyor. Bu esnada Doğu’daki enerji nakil hatlarına fazla yük bindiğinden yük tevzii bozulabilir ve sistem 31 Mart 2015’te olduğu gibi tamamen çökebilir.
Zira enterkonnekte sistemde küçük ya da büyük fark etmeksizin bütün elektrik santralleri birbirine paralel bağlıdır. Mesela Keban Hidroelektrik Santrali’nde (HES) büyük bir arıza meydana gelmesi halinde Atatürk HES sistemi dengeler. Böylelikle üretim ve tüketim her an dengede tutulur. Enerji arzının günü birlik yönetilmesi bu dengeyi tehdit edecek boyutlara geldi.
Seçim akşamı elektriklerin kesilmesini ‘trafoya kedi girdi’ pişkinliği ile geçiştiren hükümet o günden beri, Türkiye’nin tamamını elektrikten mahrum bırakan çökmenin sebebini tam olarak tahkik edip icap eden tedbirleri almadı.
ENERJİNİN 31 MART VAK’ASI HÂLÂ NİYE KARANLIK?
“Enerjinin 31 Mart vak’ası niye açıklığa kavuşturulmadı?” suâlini dillendirecek gazete ve televizyon kalmadı. Hükümette bunun verdiği rahatlık var. Mahdut tenkitleri umursamadıkları dikkatten kaçmıyor. Mahkemelere, Millet Meclisi’ne, vatandaşa hesap verme lüzumu görmediklerinden şimdi de iki sene evvelki gibi ‘siber saldırı’ yalanı ile şu karanlık günlerin müsebbibi başkalarıymış gibi gösteriyorlar
Kış ortasında kendi evinde üşüyen ve karanlıkta kalan milyonlarca abone bunu da sineye çekiyor.
Türkiye miladî takvimde 2017 senesine karanlıkta girdi. Teşbihte hata aranmaz. Yarı şaka yarı ciddi bir söz var: “Yeni seneye nasıl girerseniz bütün sene o minvalde geçermiş.”
Karanlık günlere son verene dek mumlu günler Türkiye…

 
ELEKTRİK ÜRETİMİNİN KAYNAK DAĞILIMI*
        MİKTAR    PAY (Yüzde)
Doğalgaz    243.264.750    32.64
İthal Kömür    131.045.410    17.59
Hidrolik    130.220.700    17.47
Kömür**    126.820.220    17.02
Rüzgar    83.135.430        11.16
Jeotermal    13.525.920        1.82
Fuel-Oil, Nafta10.997.070    1.48
Biyogaz    6.175.580        0.83
Güneş     –            –
 
(*) 30.12.2016 Cuma günü 745 milyon 185 bin 80 kilovatsaat elektrik üretimi gerçekleştirilmiştir.
(**) Yerli taş kömürü ve linyit.