Bir döneme sesiyle, spikerliğiyle, haberciliğiyle damga vuran ve 12 Eylül 1980 askeri darbe bildirisini okuyarak akıllara kazınan TRT eski spikeri Mesut Mertcan’ın Adana’da bir huzurevinde kaldığı ortaya çıktı. Medyaradar’a konuşan Mesut Mertcan, dünyadan göçüp gitmeden önce son arzusunu bir kez daha ekranlarda haber okumak olduğunu söyledi.
Mesut Mertcan’ın röportajından satırbaşları:
- Burada olan bir insan nasıl öyle işte. Rahatsızlıklarım çok fazla. Belde kayma, sağımda solumda fıtık, sağ bacağım çok fena durumda, fizik tedavim devam ediyor. Yine de Allah’a şükür.
- Genç meslektaşlarıma bakıyorum şaşırıyorum. Çok iyileri de var, çok ama çok kötüleri de. Çok çalışmak ve eleştiriye açık olmak ve şımarmamak lazım. Ekrana çıkıp 50 kişinin 100 kişinin, 1 milyon kişinin onları tanıması önemli değil. Kişi işini iyi yapmalı ve layık olmalı. Seyirci hatayı affetmez. Önce sever ama sonra bir anda dışlar.
- Mesleğimi çok özledim. Hiç çıkaramıyorum ki aklımdan. Ben hayatımda mesleğime hiç leke sürdürmedim. Hayatımda ekrandayken asla politikayı karıştırmadım. Hep objektif oldum.
- Şimdi ekrana baktığımda arkadaşların çoğunu çok artist buluyorum. Bazıları ürkek, bazıları halkla iletişim kurmaya çalışıyor ama ben etkilenmiyorum.
- Son kez değil, birkaç kez haber okumak isterdim. Göçüp gitmeden bunu yapmayı çok isterdim inan… (Ağlıyor)
- Devlet memuruyduk. Önüne geleni okurdun, mesela reddetme hakkım olsa 12 Eylül bildirisini okumazdım.
- Onun (Tijen Karaş – 15 Temmuz darbe girişimi bildirisini okuyan spiker), ruhsal durumunu çok iyi anlıyorum. Üstelik kadın başına. Asker geliyor, silahla gidiyor. Böyle şey olmaz ya. Bunlar asker değil..