[Analiz: Efe Yiğit]
İspanya La Liga’nın zirvesinde şu sıralar Real Madrid’in olması aslında pek haber değeri taşımıyor. Ronaldo, Bale, Benzema, Modriç, Kroos, Ramos ve Rodriguez gibi Avrupa’nın sayılı yıldızlarının top koşturduğu Real Madrid’in böyle bir sonuç alması olağan. Üstelik teknik yönetiminde de efsane futbolcu Zinedine Zidane bulunuyor. 1999, 2000 ve 2003’te Dünya Yılın Futbolcusu seçilen Zidane’ın teknik adamlıkta kazanacağı başarı ’yıldız futbolcudan iyi teknik adam olmaz’ inancını da sarsmış olacak. Az sonra listeleyeceğim fiyaskolardan sonra, Zidane şeytanın bacağını kırabilir.
Futbolcu Maradona efsaneydi ama…
Diego Maradona, futbol dünyasının Pele’den sonra tartışmasız en büyük ismiydi. Maradona’nın 1995’te Racing Club’da başlayan teknik adamlık kariyeri tam bir facia ile sonuçlandı, takımı 23 maçın sadece 3’ünü galip bitirebildi. Ekim 2008’de ise beklenmedik bir şekilde Arjantin Millî Takımı’nın başına getirildi. Maradona’nın teknik adamlık günlerinin başarılı geçmeyeceği kısa sürede ortaya çıktı. Oyuncuları motive etme konusundaki yeteneği tartışılmazdı, ama taktikte yetersizdi.
2010 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Güney Afrika’ya gelirken tam 100 futbolcuya millî takımda görev verip ideal bir kadro kuramaması eksi puan olarak hanesine yazıldı. Çeyrek finalde Almanlar, 4-0’lık tarihî bir skora ulaşıp Arjantin’i kupa dışına itti. Kadronun kalitesine Maradona’nın teknik adamlık kalitesi eşlik edemeyince Arjantin favori geldiği kupadan hezimetle döndü. Maradona’nın teknik adamlık kariyeri sadece 2 yıl sürdü.
Karpatların Maradona’sı da saha kenarında tutunamadı
Gheorghe Hagi ’Karpatlar’ın Maradona’sı’ namıyla Romanya’nın yetiştirdiği en büyük yıldız. Saha içinde tam bir liderdi. Hagi, 1996-2001 arasında giydiği Galatasaray formasıyla UEFA Kupası ve Süper Kupa’nın kazanılmasında başrol oynadı. Millî formayı 125 maçta giyip 35 gole imza attı. Yeşil sahaların fırtınası Hagi, teknik adamlık kariyerinde ise sönük kaldı.
Romanya Millî Takımı’nı 2001’de çalıştırmaya başlayan Hagi, bu görevi sadece 6 ay sürdürebildi. Romanya 2002 Dünya Kupası’na katılamayınca Hagi’nin de bileti kesildi. Tek başarısı deplasmanda Macaristan’ı Romanya’nın tarihinde ilk kez yenmesi oldu. Millî takımdan sonra Bursaspor, Galatasaray, FC Timişoara ve S. Bükreş takımlarını çalıştıran Hagi sadece Galatasaray’la Türkiye Kupası kazanabildi. 2007’de ise teknik direktörlüğü bıraktı.
Hocalık Stoickov’a yaramadı
‘Rüya Takımı’ Barcelona’nın en önemli oyuncularından biriydi Bulgar Hristo Stoickov. 1994’te Avrupa’da yılın futbolcusu seçilen ve gol krallığında Altın Ayakkabı sahibi olan Stoickov, Bulgaristan’ı 1994 Dünya Kupası’nda 4’üncülüğe taşıyan isimdi. Kramponları çıkarıp 2004’te teknik adam eşofmanlarını giyerek Bulgaristan Millî Takımı’nın başına geçen Stoickov’un hocalık günleri oldukça sıkıntılı geçti.
Stoickov, oyuncularla çok sık polemiğe girdi. Otoritesini kabul ettirme adına, oyuncuları küstürdü. Bulgaristan 2006 Dünya Kupası’na katılamayınca Stoickov’un çıkış bileti hazırlanmıştı. Nitekim alınan başarısız sonuçlar ve takımdaki huzursuzluktan sonra federasyon Stoickov’un görevine Nisan 2007’de son verdi. Geriye kaos ve başarısızlık kaldı.
Avrupa’da Yılın Futbolcusu’ydu ama…
İngiliz futbolunun yetiştirdiği en önemli yıldızlardan biriydi Kevin Keegan. Liverpool ve Hamburg’un kazandığı lig şampiyonluklarına büyük katkı sağladı. 1978 ve 79’da üst üste iki yıl Avrupa’da yılın futbolcusu seçilirken, 63 millî maçta 21 gole imza attı. 1992’de Newcastle ile teknik adamlık kariyerine başlayan Keegan’a, rüştünü ispat etti denilerek 1999’da millî takım emanet edildi.
Ancak millî takım günleri tam bir hezimet oldu. Keegan döneminde yapılan maçlarda galibiyet oranı yüzde 38’de kaldı ve Keegan millî takım tarihinin en başarısız 3. hocası oldu. Daha sonra çalıştırdığı Manchester City ve Newcastle’da da fiyaskoyu tekrarlayınca 2008’te kariyerini noktaladı.
Platini yedek kulübesini beceremedi
1984’te Fransa’yı Avrupa Şampiyonluğuna taşıyan Michael Platini, Dünya ve Avrupa’da yılın futbolcusu seçildi. Platini, futbolu bıraktıktan sonra 1988’de millî takımı çalıştırmaya başladı. Platini döneminde Fransa ilk büyük şoku Kıbrıs Rum Kesimi ile son grup eleme maçında 1-1 berabere kalarak, İtalya’nın ev sahipliği yaptığı 1990 Dünya Kupası’na katılamamakla yaşadı.
Platini, Euro 92 yolunda büyük bir başarı grafiği yakaladı. Şampiyona yolunda 8 maçını kazanan Fransa, İsveç’e kupanın favorisi olarak geldi. Ancak eleme gruplarındaki başarıyı finallere taşıyamayınca gruptan çıkmayarak elendi. Bu aynı zamanda Platini’nin teknik adamlık kariyerinin de sonu oldu. (Platini’nin futbol yöneticiliği de, UEFA’daki görevinden istifasıyla kötü noktalandı.)
Van Basten’li Hollanda hayal kırıklığı oldu
Gullit ve Rijkaard’la birlikte 1990’lı yıllarda Milan efsanesini oluşturan isimlerden biriydi Hollandalı Marco Van Basten, bir forvetten beklenmeyecek kadar da teknikti. 2004-08 arasında millî takımı çalıştıran Van Basten, önce takım iskeletini oluşturan Seedorf, Kluivert, Davids ve Makaay gibi yıldızları takımdan kesti. Almanya 2006’da Ruud Van Nistelrooy yerine Kuyt’u tercih edince tepki çekti.
Portakallar kupaya ikinci turda Portekiz’e 1-0 yenilerek veda etti. Euro 2008’e Hollanda’yı taşımayı başaran Van Basten şampiyonada oynattığı başarılı futbolla dikkat çekti. ‘Kupayı kazanır’ yorumunun yapıldığı Hollanda’nın çıkışına son noktayı çeyrek finalde Rusya koydu. Şampiyona sonrası millî takımı bırakan Van Basten, aynı yıl Ajax’ı çalıştırmaya başladı. 2009’da Ajax Şampiyonlar Ligi vizesine alamayınca istifa edip köşesine çekildi.
Matthaus, kulübede sağlam duramadı
Son olarak, Alman futbolunun efsanesi Lothar Matthaus’un macerasına bakalım. Matthaus Almanya defansının belkemiğini oluşturduğu 1990 Dünya Kupası’na damga vuran isimdi. Kupayı Almanlar kazanırken, Matthaus, aynı yıl Dünya’da Yılın Futbolcusu seçildi. 40 yaşında futbolculuk kariyerini sonlandıran Matthaus, ardından teknik direktörlüğe heves etti. Ancak bu heves, 2011’de sona erdi. Teknik adamlık günleri hep ikinci sınıf takımları çalıştırmakla geçti. Futbol zekasını teknik adamlığa taşıyamadan kaybolup gitti.
Futbolcu Maradona efsaneydi ama…
Diego Maradona, futbol dünyasının Pele’den sonra tartışmasız en büyük ismiydi. Maradona’nın 1995’te Racing Club’da başlayan teknik adamlık kariyeri tam bir facia ile sonuçlandı, takımı 23 maçın sadece 3’ünü galip bitirebildi. Ekim 2008’de ise beklenmedik bir şekilde Arjantin Millî Takımı’nın başına getirildi. Maradona’nın teknik adamlık günlerinin başarılı geçmeyeceği kısa sürede ortaya çıktı. Oyuncuları motive etme konusundaki yeteneği tartışılmazdı, ama taktikte yetersizdi.
2010 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Güney Afrika’ya gelirken tam 100 futbolcuya millî takımda görev verip ideal bir kadro kuramaması eksi puan olarak hanesine yazıldı. Çeyrek finalde Almanlar, 4-0’lık tarihî bir skora ulaşıp Arjantin’i kupa dışına itti. Kadronun kalitesine Maradona’nın teknik adamlık kalitesi eşlik edemeyince Arjantin favori geldiği kupadan hezimetle döndü. Maradona’nın teknik adamlık kariyeri sadece 2 yıl sürdü.
Karpatların Maradona’sı da saha kenarında tutunamadı
Gheorghe Hagi ’Karpatlar’ın Maradona’sı’ namıyla Romanya’nın yetiştirdiği en büyük yıldız. Saha içinde tam bir liderdi. Hagi, 1996-2001 arasında giydiği Galatasaray formasıyla UEFA Kupası ve Süper Kupa’nın kazanılmasında başrol oynadı. Millî formayı 125 maçta giyip 35 gole imza attı. Yeşil sahaların fırtınası Hagi, teknik adamlık kariyerinde ise sönük kaldı.
Romanya Millî Takımı’nı 2001’de çalıştırmaya başlayan Hagi, bu görevi sadece 6 ay sürdürebildi. Romanya 2002 Dünya Kupası’na katılamayınca Hagi’nin de bileti kesildi. Tek başarısı deplasmanda Macaristan’ı Romanya’nın tarihinde ilk kez yenmesi oldu. Millî takımdan sonra Bursaspor, Galatasaray, FC Timişoara ve S. Bükreş takımlarını çalıştıran Hagi sadece Galatasaray’la Türkiye Kupası kazanabildi. 2007’de ise teknik direktörlüğü bıraktı.
Hocalık Stoickov’a yaramadı
‘Rüya Takımı’ Barcelona’nın en önemli oyuncularından biriydi Bulgar Hristo Stoickov. 1994’te Avrupa’da yılın futbolcusu seçilen ve gol krallığında Altın Ayakkabı sahibi olan Stoickov, Bulgaristan’ı 1994 Dünya Kupası’nda 4’üncülüğe taşıyan isimdi. Kramponları çıkarıp 2004’te teknik adam eşofmanlarını giyerek Bulgaristan Millî Takımı’nın başına geçen Stoickov’un hocalık günleri oldukça sıkıntılı geçti.
Stoickov, oyuncularla çok sık polemiğe girdi. Otoritesini kabul ettirme adına, oyuncuları küstürdü. Bulgaristan 2006 Dünya Kupası’na katılamayınca Stoickov’un çıkış bileti hazırlanmıştı. Nitekim alınan başarısız sonuçlar ve takımdaki huzursuzluktan sonra federasyon Stoickov’un görevine Nisan 2007’de son verdi. Geriye kaos ve başarısızlık kaldı.
Avrupa’da Yılın Futbolcusu’ydu ama…
İngiliz futbolunun yetiştirdiği en önemli yıldızlardan biriydi Kevin Keegan. Liverpool ve Hamburg’un kazandığı lig şampiyonluklarına büyük katkı sağladı. 1978 ve 79’da üst üste iki yıl Avrupa’da yılın futbolcusu seçilirken, 63 millî maçta 21 gole imza attı. 1992’de Newcastle ile teknik adamlık kariyerine başlayan Keegan’a, rüştünü ispat etti denilerek 1999’da millî takım emanet edildi.
Ancak millî takım günleri tam bir hezimet oldu. Keegan döneminde yapılan maçlarda galibiyet oranı yüzde 38’de kaldı ve Keegan millî takım tarihinin en başarısız 3. hocası oldu. Daha sonra çalıştırdığı Manchester City ve Newcastle’da da fiyaskoyu tekrarlayınca 2008’te kariyerini noktaladı.
Platini yedek kulübesini beceremedi
1984’te Fransa’yı Avrupa Şampiyonluğuna taşıyan Michael Platini, Dünya ve Avrupa’da yılın futbolcusu seçildi. Platini, futbolu bıraktıktan sonra 1988’de millî takımı çalıştırmaya başladı. Platini döneminde Fransa ilk büyük şoku Kıbrıs Rum Kesimi ile son grup eleme maçında 1-1 berabere kalarak, İtalya’nın ev sahipliği yaptığı 1990 Dünya Kupası’na katılamamakla yaşadı.
Platini, Euro 92 yolunda büyük bir başarı grafiği yakaladı. Şampiyona yolunda 8 maçını kazanan Fransa, İsveç’e kupanın favorisi olarak geldi. Ancak eleme gruplarındaki başarıyı finallere taşıyamayınca gruptan çıkmayarak elendi. Bu aynı zamanda Platini’nin teknik adamlık kariyerinin de sonu oldu. (Platini’nin futbol yöneticiliği de, UEFA’daki görevinden istifasıyla kötü noktalandı.)
Van Basten’li Hollanda hayal kırıklığı oldu
Gullit ve Rijkaard’la birlikte 1990’lı yıllarda Milan efsanesini oluşturan isimlerden biriydi Hollandalı Marco Van Basten, bir forvetten beklenmeyecek kadar da teknikti. 2004-08 arasında millî takımı çalıştıran Van Basten, önce takım iskeletini oluşturan Seedorf, Kluivert, Davids ve Makaay gibi yıldızları takımdan kesti. Almanya 2006’da Ruud Van Nistelrooy yerine Kuyt’u tercih edince tepki çekti.
Portakallar kupaya ikinci turda Portekiz’e 1-0 yenilerek veda etti. Euro 2008’e Hollanda’yı taşımayı başaran Van Basten şampiyonada oynattığı başarılı futbolla dikkat çekti. ‘Kupayı kazanır’ yorumunun yapıldığı Hollanda’nın çıkışına son noktayı çeyrek finalde Rusya koydu. Şampiyona sonrası millî takımı bırakan Van Basten, aynı yıl Ajax’ı çalıştırmaya başladı. 2009’da Ajax Şampiyonlar Ligi vizesine alamayınca istifa edip köşesine çekildi.
Matthaus, kulübede sağlam duramadı
Son olarak, Alman futbolunun efsanesi Lothar Matthaus’un macerasına bakalım. Matthaus Almanya defansının belkemiğini oluşturduğu 1990 Dünya Kupası’na damga vuran isimdi. Kupayı Almanlar kazanırken, Matthaus, aynı yıl Dünya’da Yılın Futbolcusu seçildi. 40 yaşında futbolculuk kariyerini sonlandıran Matthaus, ardından teknik direktörlüğe heves etti. Ancak bu heves, 2011’de sona erdi. Teknik adamlık günleri hep ikinci sınıf takımları çalıştırmakla geçti. Futbol zekasını teknik adamlığa taşıyamadan kaybolup gitti.