[SELİN TANBAY]
Google’ın resmi ‘Yardım Forumu’na eşi Bylock’tan tutuklu bir mağdur şunları yazıyor:
“Merhabalar, 2014-2015 yılı içerisinde play store dan BYLOCK adında bir uygulama indirdim ve kısa süre kullanıp uygulamayı sildim. Uygulamayı kullanıp sildiğim telefonumu eşim kısa süre önce kullanıyordu. Ülkemizdeki darbe girişimini gerçekleştiren teröristlerin de bu uygulamayı kullandıklarını medyadan öğrendim. Bu programı indiren ve kullanan herkes ülkemde terörist muamelesi görmektedir. Sizden ricam BYLOCK programıyla ilgili olarak:
Programın menşeii neresidir?
Programın tasarlayıcısı kim/kimlerdir?
Programı toplam kaç kişi indirmiştir?
Program neden indirimden kaldırılmıştır?
Bu soruların cevabı eşimin tutsaklığına son verecek. Masum bir insan şu an bu programdan dolayı ceza evinde ve çocuklarından ayrı. Ayrıca öğretmenlik mesleğinden de atılmış bulunmaktadır. Lütfen bu programla ilgili tüm bilgileri mailime atınız lütfen…”
GOOGLE’IN CEVABI
Eşi tutuklu mağdura Google Yetkilisi cevap veriyor:
“Biliyorsunuz ki; Google Play Store’da yer alan çoğu uygulama 3. şahıs ya da şahıslar tarafından yayınlanmakta ve yöneltilmektedir. Doğal olarak bu tür uygulamaları kullanmanın herhangi bir sakıncası yoktur. Ayrıca uygulamalar hakkında 3. şahıslar ile paylaşılan bilgiler dışında maalesef bilgi verilmez. Mevcut uygulamaların bilgilerine ise Play Store üzerinden ulaşabilirsiniz. İndireceğiniz ya da bilgi almak istediğiniz uygulama sayfasının en altına gelerek Ek Bilgiler kısmından uygulama geliştirici bilgilerine ulaşabilirsiniz.”
Cevaptaki “doğal olarak bu tür uygulamaları kullanmanın herhangi bir sakıncası yoktur” kısmının altını çizmek gerekiyor. Çünkü Google bunu, uluslararası hukuka atıf yaparak söylüyor.
Bugün “Gülen Cemaati arasındaki gizli yazışma programı” olarak sunulan Bylock, aslında gizli filan değil, doğrudan Google Play Store ve Appstore’dan bedava indirilen, herkese açık bir mesajlaşma uygulamasıydı. Ve 500 bini aşkın insan tarafından indirilmişti.
Benzer çok sayıda mesajlaşma programı mevcut. Bu tip mesajlaşma programlarından yazışmak ise suç değil. Suç olabilecek tek şey yazışmanın içeriği. Kaldı ki bu içeriğe de mahkeme kararıyla ulaşılmış olması gerekiyor. Aksi takdirde yasa dışı delil olup hiçbir hukuki geçerliliği olmuyor. Yani tek tek insanlar hakkında mahkemeden teknik kararı çıkartılmalı ve bu karar çerçevesinde Bylock yazışmaları tespit edilip, içeriğindeki suç mahkemeye delil olarak sunulmuş olmalı. Böyle bir durum yok. Sadece “kullanmak suçu” diye dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir suç icad edilmiş durumda.
LİSTELER HALİNDE TUTUKLAMA
Medyada Bylock hakkında her gün çelişkili haberler çıkmasının sebebi de minareye kılıf uydurma çabasından kaynaklı. Kullanıcı sayısı da bu kullanıcılardan “Cemaatcilerin” sayısı da gazeteler arası farklılık gösteriyor.
Konuyla ilgili en detaylı haberi yapan Hürriyet’ten Murat Yetkin’in Hükümete dayandırdığı bilgilere göre MİT, “18 milyon küsur yazışma ve 3,5 milyon e-postayı” Bylock sunucusundan çekip almış.
Ancak bugüne kadar Bylock nedeniyle tutuklanan binlerce insanın hiçbirinin önüne “delil” olarak bu yazışmalar konabilmiş değil. Sadece bir liste var ve “isminiz Bylock listesinde” diyerek insanlar tutuklanıyor.
Bylock propagandası; delilsiz biçimde “kitlesel tutuklama” sağlayabilen bir argümana dönüştürüldüğü için AKP açısından oldukça kıymetli. Başbakan Binali Yıldırım’ın “50 bin kişi” ile başlattığı açık artırma, şuan yandaş medyada 219 bine yükselmiş durumda ve her geçen gün artıyor.
AKP’Lİ BAKANLAR
Tabi bir de Bylock’un kişiden kişiye suç olup olmama durumu var. Mesala AKP’liyseniz Bylock kullanmış olmanızın önemi yok. Tıpkı Cemaat okulunda okumanın Enerji Bakanı Damat Berat Albayrak için suç olmayıp başka binlerce insan için suç olması gibi.
Mehmet Vecdi Gönül, Ahmet İyimaya, Osman Akman, İbrahim Hasgür, Cuma İçten, Mahmut Kaplan, Mihrimah Selma Satır, Yüksel Özden gibi AKP’li bakan ve milletvekilleri için de Bylock kullanmış olmak suç değil.
ZELLO’DAN BUGÜNE
Google Play’den haberleşme uygulaması indirmenin suç sayılacağına ilişkin ilk işaretler Gezi Süreci’nde ortaya çıkmıştı. Zello isimli akıllı telefonlar arası bas konuş uygulaması ve mesajlaşma imkanı sağlayan programı Yenişafak Gazetesi, “Zello Örgütü” olarak manşetine taşımış ve Gezi eylemlerine destek verenleri örgüt üyesi olarak nitelemişti.
“Zello Örgütü” suçlamasına ilk karşı çıkanlardan Nazlı Ilıcak şu an tutuklu. AKP’nin Gezi’de tohumunu attığı mantık, bugün akıllı telefon uygulamasından kitlesel tutuklama çıkartabilecek noktaya geldi.
Nereye gideceği ise yine Gezi Süreci’nde Erdoğan’ın söylediği “Twitter mıvittır hepsinin kökünü kazıyacağız” sözlerinde gizli. Zaten adımları da atılmaya başlandı. Şimdi Eagle ve Tango gibi milyonlarca indiricisi bulunan programların isimleri kriminal cümlelerle yandaş medyada boy göstermeye başladı. Sosyal medya mesajları nedeniyle en çok tutuklu barındıran ülke olan Türkiye, sosyal medyayı yasaklama hatta suç sayma yolunda da ilerliyor.
ANA İDDİADAN ÇARK
Mahkemeler ilk tutuklamaları, Savcılıklardan gelen Bylock’un darbe haberleşmesinde kullanıldığı bilgisi üzerine yaptılar. Yüzlerce kişi tutuklandı. Ancak sonradan Bylock’un bir yıldır kullanım dışı hale geldiği ortaya çıktı. Savcılıklar “darbe gecesi kullanıldığı” suçlamasından çark ettiler. Ancak bu tutuklananların tahliyesini sağlamadığı gibi “liste tutuklamaları” kesintisiz biçimde devam ediyor.
Suudi Arabistan, İran, Sudan, Bangladeş, Mısır, Kuba, Suriye gibi ülkelerde Whatsapp dahil internet haberleşme programları ve Twitter gibi sosyal medya platformlarını kullanmak yasak, hatta cep telefonunda bulundurmak dahi suç. Bylock’tan tutuklanan binlerce insanı düşündüğümüzde, Türkiye’nin yeni rotasını kestirmek de güç değil.
(Kaynak: TR724)