Türkiye uzmanı Rainer Herrmann, Türkiye’de bir hukuk devleti erozyonu yaşandığını ifade etti. Hizmet Hareketi’nin hiçbir delil olmamasına rağmen terörist ve darbeci ilan edilmesinden sonra harekete yakın işadamlarının mallarına el konduğunu anlatan Herrmann, Türk ekonomisinin hem içeride hem dışarıda kayıplar yaşadığını dile getirdi. Yazara göre yüzünü Rusya’ya dönen Türkiye kendini bir anda uçurumun kenarında bulabilir.
Almanya’nın önde gelen Türkiye uzmanlarından Rainer Herrmann, Türkiye’de yaşanan gelişmelerin Türk medyasına sistematik olarak yansıtılmayan yönlerini kaleme aldı. Türkiye’den hukuk devletinin erozyona uğradığı bir risk ülkesi olarak bahseden Herrmann, Hizmet Hareketi’ne mensup işadamlarının başına gelenleri tüm çıplaklığıyla ortaya koydu.
Herrmann, Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yayınlanan yazısında Hizmet Hareketi’ne yakın olan girişimciler birliği TUSKON’a üye 50 bin girişimcinin ‘terörist ilan edildiğini, geçtiğimiz haftalarda bu girişimcilere ait 130 bin işletmeden yarısının kapandığını veya kayyım devletinin idaresine geçtiğini ifade etti.
Bu insanların bütün hesaplarına el konduğunu, taşınmazlarının arabalarına varana kadar devlete devredildiğini kaydeden gazeteci şu ifadeyi kullandı: “Devlet bu girişimciler arasında şu an Türkiye’de bulunanlara ülkeyi terk etme yasağı koyabilir. Vaktinde başta Almanya olmak üzere yurtdışına çıkmayı başaranlar bu ülkelerde yeni bir iş kurmaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye’de sahip oldukları bir mal varlığı göstermeleri gerektiği için bu da zorlaşmış durumda. Binlerce hâkim ve savcının da mal varlığına erişimi engellendi, banka hesapları kilitlendi.”
BİR SENE ÖNCE FARK ETTİRİLMEDEN ÇIKARILAN KANUNLA KEYFİLİĞİN ÖNÜ AÇILDI
Herrmann, Türkiye’nin hukuk devletinden bu şekilde geriye dönüşünün temellerinin bir sene önce atıldığını hatırlattı. Bir terör örgütünün finansmanı olma şüphesi halinde mal varlığına el koymayı kolaylaştıran bir kanunun fark ettirilmeden çıkarıldığı bilgisini paylaşan yazar, “Türk devleti bugün bu yasayı o derece geniş kapsamlı bir şekilde uyguluyor ki, keyfiliğin tüm kapıları açılmış vaziyette” ifadesini kullandı.
Herrmann, Erdoğan’ın elinde hala bir delil bulunmamasına rağmen Fethullah Gülen’i bir terör örgütünün lideri ve bir darbenin de azmettiricisi olarak gördüğünü söyleyerek söz konusu kanunun neden Hizmet Hareketi’ni hedef aldığına açıklık getirdi.
MAL VARLIĞINA EL KOYMA BİR TÜRKİYE KLASİĞİ
Hermann’a göre belli bir grubun mallarına el koymak Türkiye tarihinde yeni bir durum değil. Bunun Türkiye’nin bir geleneği olduğunu anlatan Türkiye uzmanı, Türk girişimci sınıfının oluşması için 1915 olaylarında Ermenilerin mal varlıklarına el konduğunu hatırlattı. Herrmann, aynı şekilde 1942 yılında azınlıklara karşı yürürlüğe konan Varlık Vergisi vasıtasıyla da azınlıkların mallarına fiilen el konduğu ve bundan da Türk girişimcilerin faydalandığı bilgisini paylaştı.
TÜRKİYE ULUSLARARASI İŞADAMLARI İÇİN YÜKSEK RİSK TAŞIYAN BİR ÜLKE
Herrmann’a göre Türkiye’yi fırtınalı günlere götüren bir hukuk devleti erozyonu yaşanıyor ve bu ekonomiye de büyük zarar veriyor. Mal varlıklarına el koyma dalgasının yabancı işadamlarını yatırım kararlarında bir kez daha düşünmeye zorladığını anlatan yazar, “Ülkenin geleceğine dair uluslararası güven kayboluyor. İki kredi değerlendirme ajansı Türkiye’nin kredibilite notunu düşürdü. Bu ajanslar için Türkiye artık yüksek risk taşıyan bir ülke.” tespitinde bulundu.
KAYYIM ATANAN ŞİRKETLER YA İFLAS EDECEK YA ERDOĞAN’IN KONTROLÜNE GİRECEK
Türkiye uzmanı Herrmann, girişimcilere yönelik bu kıyım yüzünden istihdamın mahvolduğunu, devletin aldığı vergi miktarını düşürdüğünü dile getirdi ve Boydak gibi ihracatta başarılı ve ülkenin en büyük mobilya şirketinin kayyım elinde ne kadar başarılı olacağını kimsenin bilmediğini ifade etti. Yazara göre kayyıma düşen işletmelerin çoğu er ya da geç iflas edecek veya Erdoğan’ın yakınlarına verilerek onun kontrolü arasına girecek.
RUSYA İLE EKONOMİK İTTİFAK TÜRKİYE’Yİ UÇURUMA SÜRÜKLER
Herrmann’ın temas ettiği bir diğer nokta da Türkiye’nin uluslararası ekonomik ilişkilerdeki eksen kayması oldu. Türk ekonomisinin finansmanını başta verim bilançosu olmak üzere Rus veya Arap sermayesi ile değil, aksine AB ve ABD sermayesi ile karşıladığını hatırlatan yazar şu öngörüde bulundu: “Türk yönetimi AB ve ABD’den yüzünü çevirirse kendi ayağına kurşun sıkmış olur. Bu ülkelerin bankaları bir gün geri çekse Türkiye kendini bir anda uçurumun kenarında bulur. Erdoğan’ın şu an yüzünü döndüğü Rusya, Putin’in normalleşme için Erdoğan’a Esed ile barış imzalamasını şart koştuğu için yeni bir seçenek olamaz. Çünkü Erdoğan bunu seçmenlere anlatamaz.” Türkiye’nin turizm alanında kaybettiklerine de değinen yazar, sadece Antalya’da yüzbinlerce insanın işini kaybettiğini yazdı.
BERLİN ZAMAN
Herrmann, Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yayınlanan yazısında Hizmet Hareketi’ne yakın olan girişimciler birliği TUSKON’a üye 50 bin girişimcinin ‘terörist ilan edildiğini, geçtiğimiz haftalarda bu girişimcilere ait 130 bin işletmeden yarısının kapandığını veya kayyım devletinin idaresine geçtiğini ifade etti.
Bu insanların bütün hesaplarına el konduğunu, taşınmazlarının arabalarına varana kadar devlete devredildiğini kaydeden gazeteci şu ifadeyi kullandı: “Devlet bu girişimciler arasında şu an Türkiye’de bulunanlara ülkeyi terk etme yasağı koyabilir. Vaktinde başta Almanya olmak üzere yurtdışına çıkmayı başaranlar bu ülkelerde yeni bir iş kurmaya çalışıyorlar. Ancak Türkiye’de sahip oldukları bir mal varlığı göstermeleri gerektiği için bu da zorlaşmış durumda. Binlerce hâkim ve savcının da mal varlığına erişimi engellendi, banka hesapları kilitlendi.”
BİR SENE ÖNCE FARK ETTİRİLMEDEN ÇIKARILAN KANUNLA KEYFİLİĞİN ÖNÜ AÇILDI
Herrmann, Türkiye’nin hukuk devletinden bu şekilde geriye dönüşünün temellerinin bir sene önce atıldığını hatırlattı. Bir terör örgütünün finansmanı olma şüphesi halinde mal varlığına el koymayı kolaylaştıran bir kanunun fark ettirilmeden çıkarıldığı bilgisini paylaşan yazar, “Türk devleti bugün bu yasayı o derece geniş kapsamlı bir şekilde uyguluyor ki, keyfiliğin tüm kapıları açılmış vaziyette” ifadesini kullandı.
Herrmann, Erdoğan’ın elinde hala bir delil bulunmamasına rağmen Fethullah Gülen’i bir terör örgütünün lideri ve bir darbenin de azmettiricisi olarak gördüğünü söyleyerek söz konusu kanunun neden Hizmet Hareketi’ni hedef aldığına açıklık getirdi.
MAL VARLIĞINA EL KOYMA BİR TÜRKİYE KLASİĞİ
Hermann’a göre belli bir grubun mallarına el koymak Türkiye tarihinde yeni bir durum değil. Bunun Türkiye’nin bir geleneği olduğunu anlatan Türkiye uzmanı, Türk girişimci sınıfının oluşması için 1915 olaylarında Ermenilerin mal varlıklarına el konduğunu hatırlattı. Herrmann, aynı şekilde 1942 yılında azınlıklara karşı yürürlüğe konan Varlık Vergisi vasıtasıyla da azınlıkların mallarına fiilen el konduğu ve bundan da Türk girişimcilerin faydalandığı bilgisini paylaştı.
TÜRKİYE ULUSLARARASI İŞADAMLARI İÇİN YÜKSEK RİSK TAŞIYAN BİR ÜLKE
Herrmann’a göre Türkiye’yi fırtınalı günlere götüren bir hukuk devleti erozyonu yaşanıyor ve bu ekonomiye de büyük zarar veriyor. Mal varlıklarına el koyma dalgasının yabancı işadamlarını yatırım kararlarında bir kez daha düşünmeye zorladığını anlatan yazar, “Ülkenin geleceğine dair uluslararası güven kayboluyor. İki kredi değerlendirme ajansı Türkiye’nin kredibilite notunu düşürdü. Bu ajanslar için Türkiye artık yüksek risk taşıyan bir ülke.” tespitinde bulundu.
KAYYIM ATANAN ŞİRKETLER YA İFLAS EDECEK YA ERDOĞAN’IN KONTROLÜNE GİRECEK
Türkiye uzmanı Herrmann, girişimcilere yönelik bu kıyım yüzünden istihdamın mahvolduğunu, devletin aldığı vergi miktarını düşürdüğünü dile getirdi ve Boydak gibi ihracatta başarılı ve ülkenin en büyük mobilya şirketinin kayyım elinde ne kadar başarılı olacağını kimsenin bilmediğini ifade etti. Yazara göre kayyıma düşen işletmelerin çoğu er ya da geç iflas edecek veya Erdoğan’ın yakınlarına verilerek onun kontrolü arasına girecek.
RUSYA İLE EKONOMİK İTTİFAK TÜRKİYE’Yİ UÇURUMA SÜRÜKLER
Herrmann’ın temas ettiği bir diğer nokta da Türkiye’nin uluslararası ekonomik ilişkilerdeki eksen kayması oldu. Türk ekonomisinin finansmanını başta verim bilançosu olmak üzere Rus veya Arap sermayesi ile değil, aksine AB ve ABD sermayesi ile karşıladığını hatırlatan yazar şu öngörüde bulundu: “Türk yönetimi AB ve ABD’den yüzünü çevirirse kendi ayağına kurşun sıkmış olur. Bu ülkelerin bankaları bir gün geri çekse Türkiye kendini bir anda uçurumun kenarında bulur. Erdoğan’ın şu an yüzünü döndüğü Rusya, Putin’in normalleşme için Erdoğan’a Esed ile barış imzalamasını şart koştuğu için yeni bir seçenek olamaz. Çünkü Erdoğan bunu seçmenlere anlatamaz.” Türkiye’nin turizm alanında kaybettiklerine de değinen yazar, sadece Antalya’da yüzbinlerce insanın işini kaybettiğini yazdı.
BERLİN ZAMAN