Muhtarından, esnafına, üniversitesindan, çobanına kadar herşeye müdahale eden Erdoğan Türkiye’sindeki akıldışı uygulamalar 28 Şubat sürecindeki “Sürgün inek” icraatlarını aratmıyor. Erdoğan’ın son icraatı da Hakkari ve Şırnak’ın il olmaktan çıkarılıp ilçeye dönüştürülmesi oldu. Hakkari’nin ilçe yapılmasında Erdoğan’ın geçmiş ziyaretlerinden birinde ilde kendisine bir gencin domates fırlatmasını unutumamasının etkili olduğu ileri sürüldü.
DOMATES ÖFKESİ Mİ ETKİLİ OLDU?
Mazlum-Der yöneticisi, Ticaret Odası eski başkanlarından Cemal Erip anlatıyor: “İki domatesin acısını bütün Hakkâri çekiyor. Unutamadığını kendi söyleminden de biliyoruz. Yakın zamanda külliyede yaptığı bir toplantıda, bir gence nereli olduğunu soruyor. Hakkârili olduğunu duyunca, ‘Size salça fabrikası kuracağız’ diyor birden. Domates atılmasını biz de tasvip etmiyoruz ama bir lider böyle şeylerle muhatap olabiliyor. Kimlere yumurtalar, ayakkabılar atıldı..”
ERDOĞAN’DAN MÜTEAHHİDE “YOK YA NE TARİHİ KENTİ!”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Hakkari’nin il olarak kalmasını isteyen valilik binası müteahhidinin de “Hakkari gibi bir sürü il var. Yedi bin yıllık kadim kente yapmayın” sözlerine “Yok ya, ne tarihi kenti” karşılığını verdiği öne sürüldü.
‘Türkiye Varlık Fonu Kurulması ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnameler Hakkında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda varlık fonu kurulmasıyla ilgili hususların yanı sıra güneydoğudaki illerle ilgili yeni düzenlemeler de bulunuyor.
Buna göre Hakkari’nin adı ‘Çölemerik’, Şırnak’ın ismi ise ‘Nuh’ olarak değiştirilecek. Hakkari ve Şırnak, il olmaktan da çıkartılıyor. Ayrıca Yüksekova ve Cizre’nin de il yapılması öngörülüyor.
Ancak yerel halk karara karşı çıkıyor. Yurttaşlar, bugüne dek kentin statüsünün il olarak kalması için birçok eylem yaptı.
Kentteki yeni valilik binasının müteahhidi Abdurrahman Er, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmesini şöyle aktardı: “‘Sayın Cumhurbaşkanı, Hakkari gibi bir sürü il var. Yedi bin yıllık kadim kente yapmayın’ diye rica ettik, ‘Yok ya, ne tarihi kenti’ diye sinirlendi. ‘Ramazanın hürmetine bir daha düşünün,’ dedim. ‘Bana ikide bir aynı şeyi söylemeyin’ dedi. Kararını vermiş, önceki gelişlerinde çok sinirlenmiş.”