ARİF EROĞLU
Her geçen gün, yerli yabancı televizyon kanallarına çıkan başta Cumhurbaşkanı olmak üzere başbakan ve hükümet yetkilileri verdikleri birbirinden çelişkili ifadelerle kafaların iyice karışmasına neden oluyor.
MİT saat 16:00’da haber aldık açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı üç farklı TV kanalında ‘darbeyi eniştemden öğrendim’ demiş olsa da, 16:00, 20:00, 21:30 gibi üç farklı saat vererek kafaları iyice karıştırdı. Başbakan, ‘eşten dosttan öğrendim, ama MİT’e neden bilgi vermediğini sordum, tatmin edici bir cevap alamadım’ dedi. Daha sonra da MİT’in saat 16:00 değil 15:00’de darbeyi haber aldığını açıkladı.
MİT bu çapta bir darbeyi daha önce niçin haber alamamış? O ayrı bir mesele… MİT, ‘Genelkurmay Başkanına haber verdik.’ dedi. Ancak Hulusi Akar ifadesinde, darbeyi darbecilerden öğrendiğini, hatta ‘dalga mı geçiyorsunuz’ tepkisi verdiğini anlattı. Cumhurbaşkanı ‘MİT müsteşarını aradım, ulaşamadım’ dedi. Darbe akşamı müsteşar bey yemeğe çıkmış. Düğüne giden Hava Kuvvetleri Komutanı, ifadesinde darbeyi eşinden öğrendiğini söyledi.
Bunlar hala aydınlanmamışken netleşen ve ağız birliği yapılan tek mesele darbeyi Cemaat’in yaptığı. Cemaat’in üzerine darbe iftirasını atarken tüm okullarına, kurumlarına el koyduğunuz, yetkilileri yurt dışına kaçtı dediğiniz Cemaat’in hangi kurumu veya kişisinin üzerinde darbe hazırlığı ile ilgili bir bilgi veya belge buldunuz. Kurban vereni, Moğolistan’da hisseye gireni, burs vereni MİT’le takip edip tespit ettiniz, tutukladınız da; Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbesini yapanları mı tespit edemediniz?
İnsanları aptal zannedebilirsiniz, ama Türkiye’de aptal olmayan insanlar var. Yani HTS kayıtlarına kadar, telefon görüşmelerine kadar, attıkları adıma kadar cemaati takip et, lakin darbe yapacaklarına dair en küçük bir emareye rastlama.
Madem Cemaat bu kadar gizlenebiliyordu da Cemaat’le irtibatlı diye açığa aldığınız 60 bin insanı nasıl tespit ettiniz. 3 bin hakim ve savcıyı nasıl tespit ettiniz? Bunları tespit ederken tekrar soruyorum; darbeye kalkışacaklarını nasıl tespit edemediniz?
Ve daha yüzlerce soru cevap bulmamışken sonuç ne mi oldu? Genelkurmay Başkanı, Kuvvet komutanları, MİT müsteşarı aynen kaldıkları yerden görevlerine devam ediyor. Bu komuta kademesinin altında generallerin % 50’ye yakını darbeye karışacak ve komuta kademesinin bundan haberi olmayacak öyle mi? Ya generallerin bu oranda darbeye kalkıştığı kocaman bir yalan ya da komuta kademesinin habersiz olduğu. Tabanından habersiz bu komutanların yarın aynı zaafiyete yeniden düşmeyeceklerinden kim nasıl emin oluyor da, bunları görevde bırakmayı tercih ediyor.
Sanmayın ki gerçekler ortaya çıkmayacak. Doğru tektir, ama yalanda sınır olmaz. Yalan denizine yelken açanlar ya açık denizde kaybolur, ya batar gider ya da çaresiz hakikat limanına döner veya döndürülürler. Allah büyüktür bekleyip göreceğiz.