Komşumuz, bizim hareketlerimizden, tavırlarımızdan endişe ediyor, ‘bu adam her an bana bir zarar verebilir’ diyorsa ve biz asgari komşuluk vazifelerini yerine getirmiyorsak cennetin kokusunu bile alamayız. Allah Resulü’nün söylediği bu kişi “iman etmiş olmaz.”
Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas), komşu hakları hususunda çok hassastır. Bir seferinde Allah Resulü, “Cebrail bana komşu (hakları) hususunda o kadar tavsiyede bulundu ki neredeyse Allah, komşuyu komşuya vâris kılacak zannettim.” buyururlar. Allah Resulü, müminleri, “Sizin en hayırlınız ailesine karşı en hayırlı olandır” demekle, dar daireden başlayarak, komşulara, oradan da “Sizin en hayırlınız insanlara en çok faydalı olandır” ufkuna, yani bütün insanlığa doğru uzanan bir çizgide toplum için ideal bir tip olmaya çağırıyor. Eğer komşumuz, bizim hareketlerimizden, tavırlarımızdan endişe ediyor, ‘bu adam her an bana bir zarar verebilir’ diyor, asgari komşuluk vazifelerini (Burada gürültü, koku vs. kirlilikleri ve komşuluk münasebetlerinde her gün karşılaştığımız manzaraları hatırlayabiliriz.) yerine getirmiyorsak cennetin kokusunu bile alamayız. Zira bu takdirde bizdeki iman, meyve vermeyen, kuru bir iman demektir.
Allah Resulü’nün “Nefsim elinde olan Zat’a yemin olsun ki, komşusu, zararlarından emin olmayan kul cennete giremez.” hadis–i şerifinin Buhari’deki rivayeti daha şiddetlidir. Allah Resulü üç defa “vallahi iman etmiş olmaz” diye tekrar etmiş, artık sahâbe efendilerimiz merakla, ‘Kim iman etmiş olmaz, Ey Allah’ın Resulü?’ diyerek sormuşlardır. Bunun üzerine Allah Resulü’nün dudaklarından yukarıdaki sözler dökülmüştür. “Komşu, bir insana ailesinden sonra en yakın olan, dolayısıyla zarar ve faydalarına en fazla maruz kalabilecek konumda bulunan insandır. İnsanın imanının sınanmasına maruz kalacağı ilk yerlerdendir komşular.” Allah Resulü’nün yukarıda verdiğimiz Buhari’deki rivayetine göre de yemin ederek söylediği üzere bu kişi “iman etmiş olmaz.”