Romanya Haber

Hz. Ali Kamu Malı Konusunda Çok Hassastı

ALİ DEMİREL
Sahabiler devlet malının halka dağıtılması hususunda Allah Resûlü (s.a.s.) gibi çok hassastı. Kendilerine ve ailelerine düşen paydan vazgeçer, almaları gereken payları dahi almazlardı.
Ebû Hayyân anlatıyor:
“Hz. Ali Beytü’l-Mâl’da olan malları ihtiyaç sahiplerine dağıttıktan sonra etrafı kontrol eder, bir şey kalmadığından emin olurdu. İlgililere Beytü’l-Mâl’ı süpürüp temizlemelerini söylerdi. Ardından malların konulduğu o mekânın kıyamet günü kendisine şehadet etmesi için Beytü’l-Mâl’da iki rekât namaz kılardı. (İbn Abdilber, İstiâb, 3/1113)
Niye halka dağıtmadın?
Yine böyle bir mal gelmişti. Hz. Ali’nin kızı Ümmü Gülsüm, malların halka dağıtıldığını haber alınca ilgililere:
– Gelen baldan bir miktar da bize gönder, diye haber gönderdi. Annemizin ricasını yerine getiren görevli, iki küp bal, iki küp yağ ayırıp eve gönderdi. Dağıtımı titizlikle takip eden Hz. Ali namazdan çıktıktan sonra malların bulunduğu yere gidip küpleri saydı. Eksik çıkınca ilgili kişiye onları nereye gönderdiğini sordu. Halifenin tavrını bilen görevli:
– Emredilen yere gönderdim, diyerek açık bir bilgi vermekten sakındı. Hz. Ali adamı sıkıştırınca:
– Kızın Ümmü Gülsüm’ün evine gönderdim, dedi. İhtiyaç sahiplerini gözetme hususunda fedakârlık yolunu seçen Hz. Ali, görevliye:
– Sana Müslümanların malını halka dağıtmanı emretmedim mi, diye çıkıştı. Orada bulunan birine kızının evine gidip küpleri geri getirmesini emretti. Küpler gelince tek tek kontrol etti. Birinin üzerinden bir miktar alındığını fark etti. Tüccarlardan birini çağırttı. Boş ve dolu küpleri tartırarak ne kadar eksildiğini tespit ettirdi. Eksilen yiyeceğin parasını hesaplatıp hazineye ödedi. Ardından kalan bal ve yağın halka dağıtılmaya devam etmesini emretti. (İbn Cevzî, Sıfatü’s-safve, 119)
Ahirette mahcup olmaktan iyidir
İşte Hz. Ali kul hakkı konusunda bu kadar hassastı. Nasıl olmasın ki! Kaç defa Efendimizin bu konudaki ikazlarına bizzat kendisi şahitlik yapmıştı.
Peygamber Efendimizin (s.a.s.) vefatından beş gün önce, perşembe günü hastalığı ağırlaştı; Efendimiz, Hz. Ali ile Hz. Fadl’ın yardımıyla minbere çıkıp şöyle buyurdu:
“Ey insanlar! Her kimin arkasına bir kamçı vurmuşsam, işte sırtım, gelsin vursun. Kimin bende alacağı varsa, işte malım, gelsin alsın. Benim yanımda en sevgiliniz, üzerimde hakkı varsa, onu burada (dünyada) isteyen veya helal edendir. Böylece Rabbime yüz akıyla kavuşurum.” buyurdu. Sonra öğle namazını kıldırdı. Namazdan sonra tekrar minberde göründü. Aynı sözleri tekrarladı. Cemaatten biri, üç dirhem alacaklı olduğunu söyledi. Bu zat Resul-i Ekrem adına bir fakire sadaka vermişti. Resulullah borcunu hemen ödedi. Sonra şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Kimin üzerinde başkasına ait bir hak varsa, ayıplanmaktan çekinmesin, sahibine ödesin. Burada ayıplanmak, ahirette mahcup olmaktan hayırlıdır. (İbnü’l Esîr, el-Kâmil, c. 3, 319)
HADİS BAHÇESİ
Mutlu bir hayat için!
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız. Sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.” (Riyazü’s-Salihin, Erkam Yayınları)
Hadisin verdiği mesajlar
1. Müslüman bir kimsenin, dünyalık işler, mal, mülk ve zenginlik gibi konularda kendisinden aşağı derecede olanlara, din işlerinde ve manevi faziletler konusunda daha üstün olanlara bakması sünnete uygundur.
2. İnsan, bulunduğu hale şükür etme faziletine sahip olabilmelidir. Zira bu durum ona hem bu hem de öte dünya saadeti kazandıracaktır.
BİR NÜKTE
Acelecilik kudretli değil, zayıf insanların özelliğidir
Yöneticiler bir şey işittikleri veya bir şeyden şüphelendikleri zaman bu konuda gerçeği anlayıncaya, yalanı doğrudan ayırt edinceye kadar yavaş hareket etmelidirler. Çünkü acelecilik kudretli insanların değil, zayıf insanların özelliğidir. En iyi şekilde tasarlanmış teşebbüsler aceleye getirilirse bozulur. Bütün yanlışlıkların başı aceleciliktir. Bütün iyi işler yavaş yavaş yapılan işlerdir.
ALTIN ÖĞÜTLER
İyi insanlarla oturup kalk
Allah dostlarından Musa Efendi şöyle buyuruyor: Başta aile efradımızın ve aile büyüklerimizin hizmetinde bulunalım. Dünyaya hesapsız bir şekilde dalanlarla ülfeti azaltıp iyi insanlarla oturup kalkalım. Diğer akrabalarımız ile muhtaçların hizmetinde olup gerek lisanen gerek maddeten yardımda bulunalım. En önemlisi haram ve helâle titizlik gösterelim. Ayrıca çarşı-pazar işlerinde de dikkatli davranalım ki, kulluktan fire vermiş olmayalım.
BİR AYET
Her şey O’nu anlatıyor
“Gökten su indiren O’dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz. Bunlardan kimi birbirine benzer kimi benzemez. Her birinin meyvesine, bir ilk meyve verdiğinde bir de tam olgunlaştıkları zaman bakın! Elbette bütün bunlarda iman edecekler için alınacak birçok dersler vardır.” (En’am sûresi, 6/99)
BİR DUA
Senin yardımına muhtacız 
Ey, bir belaya maruz kaldıklarında sabırları, lutfedilen nimetler karşısında da şükürleri pek az olan biz zayıf ve çaresiz kulların Rabbi! Dünyanın feci ve korkutan hadiseleri ve musibetleri karşısında bize yardımcı ol; şer odakların şerlerinin bize ulaşmasına mani ol. Ey Rabbimiz! Ancak Senin inayetinle bozguncuların şerlerini defedebiliriz.