Dünya onu Macaristan’da bir bayan kameramanın çelme takıp düşürmesiyle tanıdı. Kucağında da çocuğu vardı. O kişi, olaydan sonra İspanya’dan futbol antrenörlüğü teklifi alan Suriyeli Osama Abdel Mohsen’di. Mohsen ile yaşadıklarını konuştuk.
Suriye’de beş sene önce başlayan iç savaş yüzünden 4,5 milyondan fazla insan ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bunlardan biri de Osama Abdel Mohsen (52) idi. 2012 yılında memleketi Deir ez-Zor şehrini terk eden Mohsen, eşi ve 4 çocuğuyla birlikte Türkiye’ye giriş yaptı. Mersin’de diğer mültecilerle ev kiralayan Abdel Mohsen, iş bulamaması ve ailesine bakamaması üzerine iki çocuğunu yanına alarak daha iyi bir hayat için Almanya’ya doğru yola çıktı. Sırbistan’dan Macaristan’a girişte polis engeliyle karşılaştı, çocuğunu kucağına alıp koşarken N1TV kameramanı Petra Laszlo’nun çelmesiyle kendini yerde buldu. Tüm dünyayı dehşet içinde bırakan görüntüler, onu ve çocuğunu Suriyeli mültecilerin sembollerinden biri haline getirdi.
Bu görüntüleri televizyondan izleyen CENAFE (Futbol ve Salon Futbolu Antrenörlük Okulu) Direktörü Miguel Angel Galan, Osama Abdel Mohsen’in antrenör olduğunu öğrenir öğrenmez onu İspanya’ya getirmeye karar verdi. Suriye’nin en önemli takımlarından Al Fotuwa’yı 9 sene çalıştıran Mohsen, lig şampiyonlukları ve Suriye kupalarını kazandı. Osama Abdel Mohsen bir süre Birleşik Arap Emirlikleri’nde de teknik direktör olarak çalışmış. Geçen sene eylül ayında Madrid Bölgesi’ne bağlı Getafe kentine oğulları Zaid ve Muhammed ile gelen Osama Abdel Mohsen’e CENAFE kurumu bir ev ve iş imkanı verdi. Şu anda 16-17 yaşındaki çocukların forma giydiği Villaverde Boetticher takımını çalıştıran Abdel Mohsen ile görev yaptığı kulüpte görüştük.
SAVAŞ BİTERSE ÜLKEME DÖNMEK İSTİYORUM
Suriye’deki son günlerinizle başlayalım isterseniz.
Suriye’nin Deir ez-Zor bölgesindenim. Eskiden orada teknik direktörlük yapıyordum. Al Fotuwa takımında. Ama orası büyük bir hapishane gibiydi. Protestolar başladığında ilk başta ben de katıldım. İnsanlarla sokağa çıkıp özgürlük, daha iyi bir hayat, maaş vesaire talep ettik. Esed güçleri tarafından hapse atıldım ve bir ay kadar hapiste kaldım. Daha sonra orada duramadım ve 2012’de ülkeyi terk ettim. Ben savaşa katılmadım, öldürmekten de nefret ediyorum. Eğer savaş biter, ailem ve benim can güvenliğim açısından tehlike kalmazsa ülkeme dönüp halkıma yardım etmek isterim. Ne yapabilirsem, onlar için yapmaya çalışırım. Bu benim sözüm. Ama Esed orada kaldığı sürece ben ülkeme dönemem ve daha çok mülteci çıkmaya devam edecek.
Sonra Türkiye’ye geldiniz. Neler yaşadınız?
Ben Mersin’e geldim. Mersin’de Türkler normalde bize iyi davranıyorlardı ama bazı şehirlerde problem çıkıyordu. Mesela Gaziantep’te ve Kahramanmaraş’ta “Suriyelileri istemiyoruz” diye bağıranlar oluyordu ve bazı sorunlar çıkıyordu. Genel olarak iyiydi ama hayat çok pahalıydı ve benim işim yoktu. Eğer bana Türk hükümeti iş imkânı verseydi ben orada kalırdım. Ama iş olmayınca ben ve ailem için gelecek yok demekti. Dolayısıyla kalamazdım.
DENİZİ GEÇMEK İÇİN BİN DOLAR ÖDEDİM
Ve Avrupa’ya bir şekilde geçmeye karar verdiniz.
Evet. Daha iyi bir gelecek için Avrupa’ya gitmeye karar verdim. İlk başta iki oğlumu götürecek, sonra eşimi ve diğer çocuklarımı getirecektim. Önce İzmir’e gittim. Sonra ismini şu an hatırlamadığım güzel bir yere… Zaten oraya gidince insanlar “Avrupa’ya mı gidiyorsun, Avrupa’ya mı gidiyorsun?” diye soruyorlardı. Son AB-Türkiye anlaşması güzel bir gelişme. Çünkü o yol çok tehlikeli. Gelenlerin büyükelçilikler yoluyla gelmeleri en güvenli yol. Ben o şahıslara 1000 dolar ödedim. Çocuğum için para ödemedim, çünkü çok küçüklerdi. Yunanistan’a denizden küçük bir gemiyle geçtik, 4-5 saat sürdü. Sonra Makedonya’ya geçtik. Oradan da Sırbistan’a ve Macaristan’a…
Bir bayan kameraman çocuğunuz kucağınızdayken size çelme taktı ve siz Macaristan’da yaşadıklarınızla dünya gündemine geldiniz. O anları anlatır mısınız?
Macaristan’da çok kötü günler geçirdik. Zaten orada kameraman kadınla yaşanan olayı dünya biliyor. Ben o zaman çok öfkeliydim. Oğlum üç gün boyunca ağladı. Çünkü hastaydı ve çok korkmuştu. Ancak ben o Macar kameramanı affettim. Çünkü çocukları var. Ayrıca Müslüman olarak dinimiz affetmeyi emrediyor. Öte yandan Macaristan’da askerler, hükümet ve polis mültecilere çok kötü davrandı. Bizi hapis gibi bir yere koydular. Daha sonra Avusturya’ya, oradan da Almanya’nın Münih şehrine vardık. Ben Almanya’da 4 gün kaldım. Bence Almanya mültecilere çok iyi bakıyor. Oradayken CENAFE Başkanı Miguel Galan’dan teklif geldi ve bana futbol antrenörlüğü önerdi. Bu benim eski mesleğim olduğu için hemen kabul ettim. İspanya zaten futbolda Avrupa’nın en iyilerinden. Real Madrid ve Barcelona gibi kulüpleri var.
Biraz da İspanya günlerinizden bahsedebilir misiniz?
İspanya’ya gelmeden önce futbol dışında hiçbir bilgim yoktu. Nereye gittiğimi bile bilmiyordum. Bana iş ve futbol dedikleri için bu benim geleceğim diyerek buraya geldim. Geldiğimde bana kalacak yer ve iş ayarladılar. Gençlere antrenörlük yapıyorum. Çocuklarım okula gidiyor ve İspanyolca öğreniyor. Türkiye’deki eşimi ve çocuklarımı getirebilirsem çok daha iyi olacak. İspanya’da beni en çok şaşırtan şey İspanyollar oldu. Onları gördüğümde çok şaşırdım. Bir, iki, üç değil, hepsi çok güzel insanlar. Nereye gitsem “Bir ihtiyacın var mı? Burada mutlu musun?” diye soruyorlar. Bu çok güzel bir şey. Diğer tarafta hoşuma gitmeyen küçük bir mesele ise bürokrasi oldu. Çünkü çok yavaş çalışıyor. Almanya’da her şey çok netti ve tıkır tıkır işliyordu. Ama burada oradan buradan sormak ve birçok döküman vermek gerekiyor.”
Şu an Villaverde Boetticher takımını çalıştırıyorsunuz. Nasıl gidiyor?
Lisans belgelerimin eksikliğinden dolayı henüz profesyonel takımları çalıştıramıyorum. Şu anda 16-17 yaşındaki çocukların yer aldığı Villaverde Boetticher’de görev yapıyorum. Fena gitmiyoruz, ben geldiğimde 16. sıradaydık. Şimdi 12. sıradayız. Hayalimde daha büyük takımları çalıştırmak var. Bir gün Real Madrid’i çalıştırmak isterim (gülüyor). Geçenlerde Real Madrid’i ziyaret ettim, başkan ve futbolcularla buluştum. Ben burada ünlü biri gibi karşılanıyorum ama bundan çok yoruldum. Her gün röportaj talepleriyle geliyorlar. İspanyol basını ve öğrenciler bile röportaj istiyor ve onlara hayır diyemiyorum.
Madrid’de diğer sığınmacılarla görüşüyor musun?
Hayır, onları görmüyorum. Çünkü nerede olduklarını bilmiyorum. Ama bazı Suriyeli aileler buraya gelip yardım istediler. Anlattıklarına göre ne kalacak yerleri ne paraları ne de başka bir şeyleri vardı. Dolayısıyla İspanya’yı terk etmek istiyorlardı. Almanya ve Hollanda’ya gitmek istiyorlardı. Ben de beklemelerini ve her şeyin daha iyi olacağını söyledim. Ancak bana anlattıklarına göre aileleriyle kampta kalıyorlar ve evleri yok. Hükümet yardım etmiyor ve bazı gruplar yardım etmeye çalışıyor. Ben kendime soruyorum; Barcelona bin, Bilbao bin ve diğer şehirler aynı şekilde alamaz mı? Almanya 1 milyon sığınmacı aldı ve neredeyse hepsi memnun.
TERÖRİST DİYEN GAZETECİ BENDEN ÖZÜR DİLEDİ
Sizinle ilgili bazı basın kuruluşlarında terör gruplarına katıldığınız ve Kürtleri öldürdüğünüze dair iddialar yer aldı. Bunlara cevabınız ne?
Bu bir yalan haberdi. Ben Al Nusra ve DAEŞ Deir ez-Zor’a gelmeden önce Suriye’yi terk ettim. Onlar Şam ve Halep civarlarında küçük gruplardı. Ancak Suriye hükümeti bana kızgın olduğu için bu yalan bilgiyi yaydı. Bunu biliyorum. Çünkü Macar gazeteciler Suriye’ye gittiler, orada Suriye hükümeti ve YPG’den bazıları “Osama burada Al Nusra’da savaşarak birilerini öldürdü.” dediler. Bu bilgiyi yayan Macar gazeteci sonra beni aradı ve çok üzgün olduğunu söyleyerek özür diledi.
İspanya’ya geldikten sonra Türkiye’de kalan ailenizle görüşebildiniz mi?
Yaklaşık 4 ay önce ailemin yanına gittim. İki hafta kadar kalıp geldim. Eşim ve diğer 2 çocuğumun gelebilmesi için dökümanları gönderdim. Bize 2-3 ay kadar beklememiz gerektiğini söylediler. Aileme biraz para gönderdim, hayat pahalı. Orada Türklerin kendisine iş yok ki eşim iş bulup çalışsın. Futbol okulu bittiği zaman Türkiye’ye ailemin yanına gidip onları getirmek istiyorum. İspanyol pasaportum var ama Türkiye’ye gelmek için Madrid Büyükelçiliği’nden vize almam gerekiyor. İspanyol pasaportumda Suriyeli diye yazıyor çünkü. Dolayısıyla vize almak çok zor ve şu anda onu bekliyorum.
ATACAN CUMA MADRİD