Ensar Vakfı olayı, iktidar yozlaşmasının üç boyutlu fotoğrafını verdi. Siyasî hesabınız ve çıkarınız, çocuk istismarının önüne geçiyorsa, yozlaşma artık vasat bir insanın kaldırabileceği sınırları aşmış, siyasetçinin alışkanlığına ve karakterine dönüşmüş demektir. Ömer Dinçer’in iktidarı sorgulayan eleştirisi, kaybolan ölçüleri hatırlatıyor. Tablo çok berrak: Varını yoğunu, bu arada kendisini var eden ahlakî değerleri gücü elde tutmak için bozuk para gibi harcayan bir iktidar yozlaşmasına tanık oluyoruz.
Bütün saptırma ve üste çıkma çabalarına rağmen gerçeği tekrarlayalım. Karaman’daki olay bir istisna değil; devlet eliyle dindar nesil yetiştirme projesinin sakatlığının açık bir delili. Çocuk istismarı ancak iktidar gücüyle ve bir tür iktidar sapkınlığı olarak fiile çıkıyor. İhaleden aldığınız rüşvetle, devlet kaynaklarını sömürerek yurt açar, ‘dindar nesil’ diye iktidarınıza arka bahçe inşa ederseniz sapıklara gün doğmuş oluyor, neden anlamıyorsunuz?
Akıl dumura uğruyor
Kurtuluş Tayiz, yandaşlık mesleğini hakkıyla yapan bir profesyonel. Bir tane devlet adına, dokuz tane de kendi adına icraat yapan eski derin devlet tetikçileri gibi, kalemini kendisi için kullanmaması bile bir meziyet. Medyaya yansıyan iktidar yozlaşması, büyük ölçüde bu kendine çalışan ve çok geç tasfiye edilen tetikçilerin yan mahsulü olduğu için, Tayiz’in profesyonelliği ilgiyi hak ediyor.
Önceki gün köşesinde ‘iktidar yozlaşması’nı ters-yüz edilmiş çok isabetli bir muhakeme ile özetledi. Kafası karışmış vaziyette, kelimelerin-kavramların tuba ağacı gibi ayakları havada başı yerde durmasından şikayet ediyor. “İktidar ne, tanımı nedir? Muhalefet kim, iyice birbirine karışmış vaziyette. Uluslararası güç odaklarının taşeronluğunu yapan örgütler, siyasî partiler, düşünce grupları muhalefet etiketiyle kendilerine belli bir meşruiyet üretmiş durumda… Tayyip Erdoğan, küresel iktidara karşı yerel siyaseti, dolayısıyla gerçek ve sahici muhalefeti temsil ediyor, üzerine muhalefet gömleğini geçiren kesimler ise aslında küresel iktidar odaklarının taşeronu. Cemaat, PKK, HDP, CHP bu ülkenin muhalif cephesini oluşturmuyorlar, aksine küresel güçlerin iktidar savaşını veriyorlar.”
Ne güzel değil mi? ‘Ne saçmalık’ demek yerine Kurtuluş Tayiz’e elindeki bütün analiz araçları kullanılamaz hale gelmiş, çaresiz kalmış bir iktidar teorisyeni olarak bakmalısınız.
Amuda kalkmış bir iktidar
Kurtuluş Tayiz’in çizdiği tabloyu görebilmeniz için amuda kalkmanız ve hayatı elleriniz üzerinde durarak yaşamanız lazım. Gerçeğin ayaklarını yere bastırmak çok kolay. Aynı muhakemeyi tersinden yürütelim: İktidar, her türlü toplumsal ve siyasal muhalefeti bir çuvalın içine doldurup, ‘küresel taşeron’ ilan ediyor, ama bu çürük çuval o kadar farklılığı bir arada tutamayıp habire patlıyor.
ABD’de Yahudi Kongresi ile toplantı yapan, Obama ile görüşmek için çaba harcayan, Türkiye’de siyasî alanı geçip ekonomik ve toplumsal alanda tekel oluşturan Erdoğan’ı ‘muhalif’, bu iktidara itiraz eden çaresiz, sahipsiz kitleleri de ‘iktidar taşeronu’ ilan edince sadece absürt bir siyasî tablo çizmiş olursunuz, o kadar.
Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?
A Haber’in Alman ZDF televizyonu önündeki gösterisini, iktidar yozlaşmasını kayda geçiren bir skeç olarak seyredin. Özellikle şu “Elleri ceplerinde basına saygı göstermiyorlar.” repliğini. Elinde bir kamera ve mikrofon olan herkes böyle bir çekimi yapabilir. Sorun bu videonun bir haber kanalında ciddi ciddi yayımlanması. Bunu yayımlayanlar, oradaki sözleri ciddiye alamayacaklarına göre, demek halkı Ziya Paşa’nın mısrasında olduğu gibi “Herkesi kör, âlemi sersem” sanıyorlar. Kendi ölçülerini ve mantığını kaybetmenin, ancak bir iktidar yozlaşması ile gelen ‘ne olsa gider’ ucuzluğuna dair bir örnek.
Ahlâki ölçüleri daha kolay yargılayabilirsiniz, asıl vahimi aklın ve mantığın ölçülerinin kaybolması. Hukuku çiğneyerek kaybolan aklın getirdiği bu iktidar yozlaşmasının kesin tesirli tek ilacı var: İktidarı bu yozlaşan bünyeden çekip almak. Çekip almanıza da gerek yok. Yozlaşma öyle bir hantallık ve gevşeklik meydana getiriyor ki yakında ellerinden düşürecekler.