Erdoğan Sonrasına Hazırlık (3)

Yorum | Levent Kenez

TÜRKİYE BİZİM VATANIMIZ
(…) Bir çoğumuzun kalbinde artık Türkiye denince büyük bir hayal kırıklığı, aidiyet hissinden fersah fersah uzak düşünceler… Necip milletin büyük çoğunluğunun necis millet çıkmış olmasından kaynaklanan öfke. Bize bunları yapanlarla bir daha asla beraber olmama güdüsü. Değmezmiş  mırıltıları. Hatta daha ileriye gidip yerin dibine batsın Türkiye sözleri.
Bunların hepsinin bir anlamı var ve hiçbiri temelsiz değil. Kimse neden bu hislere kapıldığımızı asla sorgulayamaz. Baskı ortamı kalkınca büyük bir çoğunluk gerçekte neler yaşanmış o zaman öğrenecek birçok şeyi.
Genelde yurt dışına çıkabilmiş olanlarda olan bu güçlü damarın bizi esir almasına izin vermemek lazım. Her şeyden evvel Hizmet Hareketi mensuplarının ezici çoğunluğu ve sevdiklerimiz Türkiye’de. Büyük bir baskı, şiddet ve hukuksuz ikliminde kimisi hapiste, kimisi gaybubette kimisi de bin bir zorlukla hayata tutunmaya çalışıyor. Türkiye ile ilgili olumsuz hisler onları rahatsız etmekte, “Siz kurtuldunuz kalanları düşünmüyorsunuz!” haklı sitemine yol açmakta. Diğer yandan Türkiye bizim vatanımız, onun ve üzerinde yaşayanların kötülüğünü istemek fıtratımıza ters.

Türkiye bizim vatanımız ve ebediyete kadar da böyle kalacak. Bir daha bu sokaklarda dolaşamayacaklar diyen şerefsizlere inat her yerinde dolaşacağız ve yine her yerinde olacağız. Ülkeyi felakete götürenlerin yancı muhalif görünümlü şakşakçıları moralinizi bozmasın. Birbirlerini yiyecekler cenazeyi kaldırmak yine bize düşecek.

DİKTATÖRLÜK MUHALİFİYİZ
Bir kere biz Türkiye muhalifi değil diktatörlük muhalifiyiz. Erdoğan’ın, hanedanının ve saray beslemelerinin hiçbir kanun, kitap, anayasa vs demeden keyfi yönetimine karşıyız. Bu rejim muhalifliği Hizmet Hareketi’nin en büyük başarısı olarak tarihe geçecektir. Çünkü yapılan bütün kara propagandanın aksine eğer hizmet hareketi bunların anlattığı gibi bir yapı ve örgüt olsa idi bugün tarihinin en paralı, şaşaalı, ve kıyak günleri yaşar; adamın birine, “Tamam tamam, halifesin” der yoluna devam ederdi. Cemaat gibi dini bir topluluğun İslamcı faşist bir rejime eyvallah etmemiş olması her gün değer kazanan altın bilezik gibi kolunda durmaktadır. ‘Bir dönem müttefiktiler’ sözlerine gülüp geçin. Evet ne zaman AB dediler, demokrasi dediler, açılım dediler destek verdik. Ne zaman bunlara sırtlarını döndüler yollar ayrıldı. Ne zaman 367 saçmalığını çıkardılar, ne zaman parti kapatma davası yaşandı, ne zaman bunlara karşı darbe girişimleri oldu yanlarında olduk ne zaman gidip Ergenekoncularla anlaşıp ülkeyi bu hale götürmenin temellerini attılar yollar ayrıldı. Çok da iyi oldu.
Eğer Hizmet bu diktatörlüğe eyvallah etse idi Türkiye’de sadece bir süre daha rahat eder ama bütün dünyada kapıların tek tek yüzüne kapandığı bir hatıra olurdu. Bugün dünyanın bütün medeni ülkelerinde Hizmet Hareketi büyük bir eşiği aşmış, ilgi ve merak görmektedir. 15 Temmuz ihalesi devletin bütün imkanlarının sonuna kadar seferber edilmesine rağmen Cemaatin üzerine bırakılamamıştır. Hizmet Hareketi artık Türkiye merkezli bir hareket değil, Türkiye’den çıkmış global bir hareket özelliğini kazanmıştır.
Cemaat bütün hukuksuzluklara, zalimliklere rağmen hiçbir keyfi despotluğa şiddetle karşılık vermemiştir. Ve ileride tarih yazılırken altı çizilerek vurgulanacak bir şeyi başarmıştır. İnsanların 50-60 yıllık şirketlerine, hayatları boyunca edindikleri mallarına çökmüşler, bir tanesi bile şiddetle mukabele etmemiştir. Yüz binden fazla insanın evine baskın yapmışlar bir tanesi bile bir polisi iteklememiştir. Siz böyle terör örgütüne kurban olun şeref yoksunları.
DUYGU YOĞUN HİSLER YAŞANMAMALI
Türkiye’yi çok daha karanlık ve Allah korusun kanlı günlerin beklediğini söylemek bir temenni ya da bu rejimden kurtulmanın çareleri değil maalesef olayların bizi götürdüğü durağın tespitinden ibarettir. Bunu sağlı-sollu rejimden nemalanmayan bütün aklı başında insanlar söylemektedir. Sadece ve sadece kendisini ve hanedanlığını düşünen bir narsistin ülkeyi götüreceği yeri tahmin etmek için çok daha büyük analist olmaya da gerek yok.
Türkiye ile ilgili hislerin geçmişte olduğu gibi duygu yoğun yaşanmasının hayal kırıklığı ağır oldu. Vatan-millet-sakarya edebiyatı bir daha geri dönmemek üzere yok olmalıdır. Ülkemiz, milletimiz, devletimiz… Böyle şeyler yok. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, evrensel insan hakları, herkesin özgürce yaşadığı bir ülke olmak mesele. Türkiye bunu başarabilme fırsatını çapsız ve hırsız siyasiler sayesinde kaybetti. Ama bir daha bu eşiklere gelmeyecek diye bir şey yok. Kendi kendimize genel geçer kurallar koymaya da. En dibi görmeden düzelme mümkün değilse en dibi de görürüz.
Bugün bir çok Hizmet mensubunun sığındığı ve insani değerlerinden etkilendiği ülkelerin geçmişi bizden çok farklı değil. Daha yakın denebilecek dönemlerde iç savaşlar, faşist idareler, kanlı darbeler ve soykırımlar yaşanmış. Onlar büyük bedelleri ödemiş olma ve geçmişten ders almaları sayesinde birbirlerine hayatı zindan etmeden yaşamayı öğrenmişler. Türkiye de çok acı bir tecrübe ile bunu 50-60 yıl geriden test ediyor.
Türkiye bizim vatanımız ve ebediyete kadar da böyle kalacak. Bir daha bu sokaklarda dolaşamayacaklar diyen şerefsizlere inat her yerinde dolaşacağız ve yine her yerinde olacağız. Ülkeyi felakete götürenlerin yancı muhalif görünümlü şakşakçıları moralinizi bozmasın. Birbirlerini yiyecekler cenazeyi kaldırmak yine bize düşecek.
(TR724)