Küçük Şeylerle Direnmek..

CAN BAHADIR YÜCE

Bizi mutlu eden, küçük şeylerdi.
İyi bir kitap, üç beş cümlelik bir mektup, güzel bir dize sevinmemize yeterdi.
Gazetede kısacık bir haber, belki okurun bile fark etmeyeceği bir ayrıntı, günü kurtarırdı. Işıltılı ve zekice bir başlığın sevinciyle yetinmeyi bilirdik. Hatta tek sözcük üzerine dakikalarca (üstelik telefonda) düşünüp taşındığımız olmuştur. Sözcükler yorardı ama sonunda duyduğumuz tatmin her şeye değerdi.
O gün postadan heyecan verici bir kitap çıktıysa artık keyfimizi kimse bozamazdı. Hele bir dergide sevdiğimiz şairin şiirine rastlamışsak bizden mutlusu yoktu. Bir ritüel gibi, mutlaka ‘oturmaya’ gider, şiiri öyle okurduk. Büyük davetlerden, cafcaflı toplantılardan köşe bucak kaçardık da, lezzetli bir fincan kahve için masamızdan kalkıp yarım saat yol gitmeye üşenmezdik.

Küçük şeylerde ısrar etmek, onca kötücüllüğe karşı koymanın en zarif yoludur. Örneğin tıraşınıza her zamankinden daha çok özen gösterir, masanızı hiç olmadığı kadar düzenli tutarsınız—bu, direnme biçiminizdir.

Bize huzur veren, küçük şeylerin müziğiydi.
Öyle büyük ‘metafizik’ iddialar peşinde değildik. Bir yazıyla dünyaya nizam verenlere, tek paragrafta varoluşun anlamını çözenlere, bir aforizmada hayatın sırrını sunanlara bıyık altından güldüğümüz çok olmuştur. Elbette büyük sorular o zaman da vardı: Şu çoraklığın üstesinden sadece eğitimle mi gelinecek, sorun siyasal mı kültürel mi, toprak ne zaman yeşerecek… Bu soruların cevabı küçük şeylerdeydi.
Küçük şeylerle yetinmek bizce bir yaşama üslubuydu. (Bugün olup bitenler, galiba o tavrı daha değerli hale getiriyor: Bir yaşama üslubu geliştirebilenler yaşam alanı daralınca duruşunu daha kolay koruyor.)
Küçük şeylerde ısrar etmek, onca kötücüllüğe karşı koymanın en zarif yoludur. Örneğin tıraşınıza her zamankinden daha çok özen gösterir, kahveyi daha dikkatli pişirir, dolmakalemlerinizi temizlemeyi ihmal etmez, masanızı hiç olmadığı kadar düzenli tutarsınız—bu, direnme biçiminizdir.
Küçük jestlerde kazanılmış zaferleri küçümsememek gerekir. Bolşevik Devrimi’nden sonra akıllara durgunluk veren bir sefaletin ortasında yaşamak zorunda kalan şair Marina Tsvetaeva her küçük başarıya sevinerek hayatta kalabildiğini anlatıyor yeni yayımlanan günlüklerinde.*
Ayrıntılar göründüğünden daha önemlidir. Sözgelimi ortalığı toplamakta, toz almakta, kitaplığı düzeltmekte iyileştirici bir taraf var. Ya da her koşulda elinin altında iyi bir kitap bulundurmak sanıldığından önemlidir. (Nabokov, her gece yatmaya giderken okunacak iyi bir kitaba sahip olduğunu bilmenin kurtarıcı olduğunu söylerken abartmıyordu.) Bu tür minik uğraşlarda yaşamın heyecanını bulan Knausgaard’ın kitaplarının hâlâ tartışılıyor olması bize bir şey anlatıyor.
Yaşam doluluğunun ufak şeylerde olduğunu kadim bilgelik öğretiyor. Dünyanın kişiye yapacağı en büyük kötülük, küçük şeylere olan farkındalığını yok etmektir. İnsanın yaşantısına anlam katan ayrıntılara kayıtsız kalması hem ahlaki hem estetik bir yenilgidir.
Dünyaya hep taze gözle bakmak gerekir. Böyle bir yaşama üslubu, acıya gülmeyi öğretir insana. Uzun ömrünün büyük bölümünü eşi Abidin Dino ile oradan oraya taşınarak sürgünde geçiren Güzin Dino, sürgünlüğün acısını, eş dostun kendilerinden yüz çevirince yaşadıkları sıkıntıları anlatırken, her şeye rağmen bir araya gelip olan bitenlere güldüklerini ve bu sayede bunalımın üstesinden geldiklerini söylemişti. Dino’nun anılarında aktardığına göre, o dönemin sürgünleri sonu gelmez kötülüğe ‘küçük’ şeylere tutunarak karşı koymuşlar: Her okunan kitabı, dergiyi, gazete yazısını, şiiri, seyredilen her filmi tartışmışlar.
Küçük şeyler bize insanlık durumumuzu hatırlatır. Onların farkındalığıyla direnmek bir yaşam tavrıdır.
Goethe ilerlemiş yaşın bilgeliğiyle şöyle demişti: İnsan her gün en azından kısa bir şarkı dinlemeli, güzel bir resim görmeli, iyi bir şiir okumalı.
Hiç de küçük şey değildir.
* Earthly Signs: Moscow Diaries 1917-1922, Maria Tsvetaeva, New York Review Books.


KAYNAK: http://www.kronos.news/tr/kucuk-seyler/