Füze Sistemi ve Nükleer Ana Menü, Hak İhlalleri Çerez

HABER-YORUM | MEHMET DİNÇ, PARİS

Erdoğan Macron görüşmesi tüm eleştirilere rağmen gerçekleşti. Fransız muhalefeti ve medyası, ülkesinde her türlü insan hakları ihlalini gerçekleştiren, basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığını tanımayan, otoriterliğe yelken açmış bir liderin kırmızı halılarla karşılanmasını sert eleştirdi.
Macron ise Türkiye’yi tamamen izole etmek yerine diyalog halinde kalınması gerektiği görüşünde. Liderler görüşmeye daha pragmatik yaklaşıyor. Görüşmenin gündemi Ortadoğu’daki gelişmeler olarak belirtilse de ana gündem Fransa-İtalya ortaklığındaki EROSAM ile Türkiye arasında gerçekleştirilecek olan hava savunma sistemiydi. Zaten ziyaret gününün sonuna doğru uzun menzilli hava savunma sistemi konusunda karşılıklı anlaşamaya varıldığı duyuruldu. Bunun yanında Sinop’ta yapılacak nükleer santral de gündemler arasındaydı.
İki ülke arasındaki ticari ilişkiler görüşüldü. Erdoğan hedefin 20 milyar Euro gibi bir ticaret hacmine ulaşabilmek olduğunu söyledi. “Tabii bir başka adım da özellikle THY ve Airbus arasındaki anlaşmayı imza altına alışımız, bu da önem arz ediyor. Aselsan, Roketsan ve Eurosam konsorsiyumu olarak adımı atmış bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

Macron’un seçilmesi ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Erdoğan’ın Avrupa yaptığı ilk ziyaret olması sebebiyle önemli bir görüşmeydi. Macron ile Erdoğan arasında daha önce tutuklu Fransız gazetecilerin serbest bırakılması konusunda birkaç kez telefon görüşmesi gerçekleşmişti.  Tutuklu Fransız gazeteci hava savunma sistemi anlaşmasında pazarlık konusu olmuş ve serbest bırakılmıştı.
Erdoğan’dan Fransız gazeteciye fırça
Ortak basın toplantısında 2014 yılında MİT Tırları ile alakalı soruya sinirlenen Erdoğan, “Sen Fetö ağzıyla konuşuyorsun, gazeteci gibi değil tam Fetö’cü gibi konuşuyorsun, o operasyonu yapanlar Fetö’nün gibi savcılarıydı, şu anda onlar içeride, hapisteler, bakın istihbarat teşkilatlarının bu tür operasyonlarla ilgili nereye ne taşıyacağı ile etkileri ve yetkileri vardır” sözleriyle hem gazeteciyi azarladı hem de tırlarla silah taşındığını itiraf etmiş oldu.
Öte yandan, Türkiye’de tutuklu bulunan Fransız gazeteci Loup Bureau 51 gün tutukluluğun ardından sonra serbest bırakılmıştı. Fransız medyasına göre Bureau’nun serbest bırakılmasının sebebi, Fransa ile Türkiye arasında imzalanan 3 Milyar Euro’luk askeri anlaşmaydı. Challenge’s dergisinin haberine göre Ankara-Paris hattında yaşanan uzun görüşmelerin ardından Türk hava sahasında yeni teknoloji savunma sistemi kurulacaktı. Aselsan ve Roketsan’ın dahil olduğu anlaşmada ilk etapta 3 Milyar Euro’luk miktarın Avrupalı şirketlerin cebine girmesi öngörülüyordu. Türkiye’nin milli füze sistemlerinin parçası olması beklenen “Aster- 30 Block 1 NT” adı verilen gelişmiş füze savunma sistemleri 2023 yılı sonrasında hizmete girecek. NATO’ya entegre olabilecek sistem 2030’lu yılların ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte.
Gazetecilik meslek örgütleri ziyaretten rahatsız
Fransız gazeteciler, meslektaşlarına dayanışma adına bir dizi etkinlik düzenledi. Sosyal medya üzerinden, gazete, radyo ve televizyon programlarında Macron’un Erdoğan’a Türkiye’de tutuklu bulunan gazetecileri hatırlatmasını istedi. Türkiye’deki gazeteci meslektaşları unutsa da Franceİnfo ve France2’de çalışan gazeteci Elise Lucet, bir gün önce paylaştığı tweet’inde görüşme sırasında Ayşenur Parıldak’ı hatırlatmasını için Macron’a çağrıda bulundu.
Erdoğan’ın ziyaretinden bir gün önce Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) genel sekreteri Christophe Deloire ve RSF üyeleri Türkiye’nin Paris büyükelçiliği önünde protesto için toplandı. Deloire, Türkiye’deki gazetecilerin mesleklerini yaptıkları için cezaevinde olduklarını ve bir an önce serbest bırakılmalarını talep etti. “Bu ülke basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasından 155. sıraya düştü, 150’den fazla medya organı kapatıldı, yüzlerce gazeteci hapiste, sadece Erdoğan’ı ve rejimi eleştirdikleri için hapisteler. Erdoğan’ın ‘ajan ve terörist oldukları için hapisteler’ açıklaması doğru değil onlar mesleklerini yaptıkları için hapisteler. Şu an Türkiye’de olanları ortaya çıkarmaya çalıştıkları için hapisteler,” ifadelerini kullandı. Diğer yandan aynı gün Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ise gazetecilerin mesleklerini yaptıkları için değil terör faaliyetlerinde destek verdikleri için hapishanede olduklarını söylemişti.
Paris barosu meslektaşlarını unutmadı
Türkiye’de bazı barolar davalara avukat gönderememekle övünürken Fransız meslektaşları Macron–Erdoğan görüşmesinde avukat, hâkim ve savcıların gündeme gelmesini istedi.
Paris Barosu başkan yardımcısı Basil Ader, devlet başkanına “Cezaevinde uzun süreli hüküm giyen 71 avukatın koşulsuz serbest bırakılması ve toplamda 1,486 avukatı içeren davaların durdurulması için Türkiye cumhurbaşkanına çağrıda bulunmasını istedi. Paris Barosu ayrıca, Türk avukatların ve hakimlerin durumunun giderek kötüleştiğini hatırlatarak, tüm uluslararası sözleşmeleri ve en temel hakların ihlal edilerek büyük bir tasfiye edildiğini ifade etti.
Bu şartlarda AB üyeliği mümkün değil  
Erdoğan’ın Fransa ziyareti medyada da geniş yer buldu, Carnegie Europe’un Türkiye uzmanı Marc Pierini, Avrupa birliği konusunda ilerleme olmayacağı görüşünde. Pierini’ye göre Türkiye’de hukuk devleti niteliğinin olmaması buna en büyük engel. Pierini, son yıllarda Avrupalı liderlerde ilişkilerin önemli ölçüde bozulması ve Erdoğan’ın yalnız kalması sebebiyle Erdoğan’ın Fransa ziyaretini ise diplomatik bir başarı olarak görüyor.
Fransız medyası özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Erdoğan’ın yüzbinlerce memuru işten atması, tasfiyeler, kapatılan medya organları, tutuklu gazeteciler, cezaevinde bulunan 50 bine yakın insan ve yüzlerce bebek, ülkeden çıkmak zorunda kalan insanlar gibi meseleleri okuyucularıyla paylaşıyor.
Erdoğan hukuksuzluklar için 1960 Almanya’sını örnek gösterdi
Erdoğan ziyaretten bürgün önce Fransız basınına açıklamalarda bulundu, OHAL sorularına, Fransa’nın da terör saldırıları sonrasında OHAL ilan ettiğini gerekçe göstererek normal karşılanması gerektiğini ifade etti.
İşte çıkarmalarla ilgili olarak, 1960 Almanya’sından örnekler vererek bölünme evresinde 500.000’den fazla insanın işten atılması örneğini tekrarladı. “500 bine yakın Alman, devlet dairelerinden atıldı, kimse onu konuşuyor mu? Az önce de söyledim, Fransa’daki olağanüstü hâl bakın hala devam ediyor, suç işleyen herkes adalete teslim edilecek” sözleriyle Türkiye’nin de bunu yaptığını söyledi.
Gazetecilerin tutukluluğu olayına ise alışılageldik şekilde “terör eylemlerine bulaşmış kişiler” nitelemesi yaptı. Ayrıca Batı’nın kendisi hakkında ne düşündüğünün umurunda olmadığını söyledi.
Macron’un sert açıklamaları görüşmede hatırlatıldı mı?
Macron geçtiğimiz Ağustos ayında Le Point Dergisi’ne verdiği demeçte, “Bildiğiniz gibi, küresel bir lider olmak o kadar da havalı bir şey değil. Erdoğan ile her 10 günde bir konuşması gereken benim” ifadelerini kullanmış ve medyada oldukça geniş yer bulmuştu. Son ziyaret öncesinde yaptığı açıklamalarda ise AİHM kriterlerini ve sorumluluklarını yerine getirmesi konusunda Türkiye ve Rusya’yı uyaran açıklamalarda bulundu. Fakat bu konuların görüşme sırasında gündeme gelip gelmediğini bilemiyoruz.
Sosyalist Partinin ulusal koordinatörü Sud Radio Rachid Temal görüşme hakkında “Reelpolitik, insan hakları aleyhinde kullanılmamalı,” ifadelerini kullandı. Cuma sabahı RTL radyosuna konuşan Sosyalist Parti temsilcisi Luc Carvounas ise, “Bu davette bizi rahatsız eden şey, çok sayıda tutuklamanın yapıldığı darbe girişiminden sonra Erdoğan’ı alan ilk büyük Avrupa devleti olunması,” sözleriyle eleştirdi.
(tr724)