Receplerden Recep Beğenin!..

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

Sosyal medyada çok gördüğünüz bir fotoğraftır, fotoğraf karesindeki herkes gövdesinin üstünde Recep T. Erdoğan’ın başını taşımaktadır.  Mesela bakanlar kurulu toplantısında çekilmiş bir fotoğraftır ama herkesin yüzü Recep T. Erdoğan’dır. AKP meclis sıralarında vekiller oturur ama vekillerin tamamını, gövdesinin üstünde Erdoğan’ın başını taşımaktadır.
Tek tipleşme ve herkesin Recep T. Erdoğan’a dönüşmesi AKP saflarında tamamlandı, parti içerisindeki herkes kafasını atıp yerine Recep T. Erdoğan’ın kafası koydu. Devlet kadrolarının da Recep’leşmesi, kapıcıdan genel müdürüne, hizmetlisinden daire başkanlarından müsteşarına, hakiminden savcısına kadar herkesin kendi kafasını feda etmesiyle tamamlandı. Erdoğan, devletin her kademesine kendini klonlayıp yerleştirdi.
Bu AKP’lileştirmekten daha başka bir şey, Recep T. Erdoğan dokunduğu her şeyi kendine benzetiyor. Bilim kurgu filmlerinde görebileceğimiz bir virüs gibi. Virüsü kapanın zombiye dönmesi gibi, bunun dokunduğu her şey kendisine benziyor.
MUHALEFETİN DERDİ DE AYNI
Ama asıl garabet aynı fotoğrafı muhalefette de görüyor olmamızda. Bugün, muhalefeti de dahil Türkiye siyaseti bize Recep’in versiyonlarından başka hiçbir öneride bulunmuyor. AKP’ye alternatif olma iddiasındaki, ne CHP, ne MHP ne de İYİ Parti daha çok demokrasiden, daha çok özgürlükten, hukukun, adaletin tesis edilmesinden bahsediyor. Onlardan duyduğumuz kelimelerden sonra zihnimizde kalan tortu ‘Biz onlardan daha iyi Recep oluruz’dan başka bir şey değil!
Siyaset kendisini fiilen bitirdi.

Herkes için hukuk, herkes için adalet, kimlik dayatmasından vazgeçmiş bir devlet anlayışı gibi sözler muhalefetin ağzında dolaşmadığı gibi kimse vatandaşlarına ülkede daha onurlu bir yaşama da vaat etmiyor.
Televizyonlarda yaptığı işkencelerle övünen Ali Türkşen’in kurucu olduğu bir muhalefet partisinin ülke için umut olabilme ihtimali var mı?
HER PARTİ BİRİLERİNİ YOK ETMEK DERDİNDE
Her partinin birinci önceliği bir şeyle mücadele etmek, birilerini ortadan kaldırmak! Zihin kodlamasındaki önceliği bu! Falanla mücadele etmek, birilerinin haddini bildirmek, devlet erkini eline geçirip, falanlarla, filanlarla mücadele edip onları yok etmek muhalefet partilerinin de temel amaçları.
Mesela yasalara uyduğunuz takdirde aidiyetinizden dolayı başınıza hiçbir şey gelmeyecek garantisini kimse bağıra bağıra dillendirmiyor.
Siyasi etikten, yolsuzlukların ortadan kaldırılmasından, yasalara saygılı herkesin can ve mal güvenliğinin mutlak sağlanacağından kimse bahsetmiyor. ‘Bunların yerine falanlarla asıl biz mücadele ederiz’, ‘İktidara gelelim bak falanlara nasıl kan kusturuyoruz görün’ tarzı açıklamaların bini bir para.
RECEBİZM DEĞİL DE KEMALİZM OLSA, SIKINTI KALMAYACAK
Tartıştıkları konu, aslında Kemalizm’le mi daha iyi bir despotluk kurabiliriz yoksa Recebizm’le mi tartışmasından başka bir şey değil. CHP’nin itirazı, uygulamalara değil. Derdi şu: Bu baskıları, hukuksuzlukları neden Recebizim adı altında yapıyorsun da Kemalizm adı altında yapmıyorsun?
Birkaç Anıtkabir ziyareti, bir iki ulu önder sözü söylese CHP’nin Saray’ın uygulamalarına itiraz edeceği hiçbir şey yok. Bir de kendilerine ve tabanındakilere ilişmesinler, rakısını, rokasını, balığını yiyebilsinler yeter.

İYİ Parti’nin de CHP’den hiç kalır yanı yok. Bu partide insanı heyecanlandıracak evrensel hukuk talebi demokratik bir ülke ve toplum hedefi görebiliyor musunuz? Kurucular listesi, ne kadar dar kalıplara sıkışmış bir hareket olduğunun da göstergesi.
TOPLUMSAL MUTABAKAT OLUŞTURACAK KABİLİYET KALMAMIŞ
Yüz binlerce vatandaş, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre kurulmuş bir bankaya para yatırdıkları için, yine yasalara göre kurulmuş okullardan mezun oldukları için, hukukun dışına hiç çıkmadan yıllarca yayın yapan gazeteleri okudukları için tutuklanıyorlar, kamudan ihraç ediliyorlar mallarına el konuluyor, muhalefet partilerinden tık sesi bile duyulmuyor.
Ya da yine Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre kurulmuş bir partiden belediye başkanı ya da milletvekili seçildikleri için hepsi bir torbaya konulup hapse atılıyor, tutuklanıyor ve muhalefet partilerinin tavrı Recep T.Erdoğan’ın istek arzu ve taleplerinden bir gram farklı değil.
Saray’ın ülkeyi bir arada tutacak yeni bir toplumsal mutabakatı, yeni bir devlet düzenini kurabilme birikimi de, kabiliyeti de, isteği de yok. Hepsinden önemlisi inandırıcılığı yok. Ancak ne yazık ki bu kabiliyet muhalefette de görünmüyor. Toplumun hepsini kucaklayacak temel evrensel değerleri ilke edinmiş bir siyasi hareketten bahsetmek mümkün değil.
(tr724)