Sürecin Kazandırdıkları!..

Yorum | Mahmur Akpınar

Son dönem Hizmet insanları ağır baskıya, zulme maruz kaldılar. Zulüm, eziyet, dışlama o kadar attı ki adeta tahammül edilmez hale geldi, kitlesel kırıma dönüştü. Hız kesmeden de devam ediyor. Yaşananlar ağır mağduriyetler yanında eğer ders alınabilirse bazı kazanımlara da neden olacak. Sürecin hayır taraflarına bakıldığında bu dönemde:

  • Binalara önem vermekten kurtulduk, insanın kıymetini anladık
  • Dünyayı daha iyi tanıdık, yeryüzünün Türkiye’den ibaret olmadığını gördük
  • Teoride konuşulan “kendini sıfırlama”yı Kaderin cebriyle hakkal-yakin yaşadık
  • Zenginler malın, makam sahipleri makamın geçici olduğunu anladı
  • Ülkesini, imkanlarını terk edip başka ülkelere gitmek zorunda kalan milyonlarca sığınmacının yaşadıklarını hissettik
  • Ensar muhacir ilişkisini tattık, gördük
  • Tek “Necip Millet”in bizimkisi olmadığını; dünyanın her yerinde her dil, din ve ırktan iyilerin olduğunu gördük
  • İnsanımız edaniye boyun eğmeden, el etek öpmeden izzetiyle, alın teriyle, el emeğiyle yaşanılabileceği ortaya koydu
  • Önemsediğimiz devasa kurumların çok da önemli olmadığını gördük
  • Herşey kaybedilse dahi, yılmayıp ümitle yeniden başlamayı öğrendik
  • Münafıklığın ve münafıkların kafirden zararlı olduğuna tam iman ettik
  • Binasız, kağıtsız ,imkansız gazete çıkarmayı; stüdyosuz kamerasız cep telefonuyla televizyonculuk yapmayı öğrendik
  • Denenmemiş dostların gerçek dost olmadığını kavradık
  • Zor zamanlarda afilli, markalı adamların değil “ev danaları”nın işe yaradığını tecrübe ettik
  • Kollektif enaniyetin zamanla insanı bazı hatalara sürüklediğini, gerçeklikten kopardığını farkettik
  • Uyunu sahireye ve basirete sahip olması gerekenler gaflete düşerse geminin artniyetlilerce duvara toslatılıp zarar görebileceğini öğrendik
  • Önümüze gerçek manada globalleşme yolları açıldı
  • Bireysel ve kollektif günahlarımızın farkına varma, tevbe etme fırsatı yakaladık
  • Uzmanlığın önemli olduğunu, farklı görüş ve uzmanlıktaki kişilerin gözüyle de olayların okunması gerektiğini anladık
  • Demokrasinin, özgürlüğün, meşveretin ne kadar hayati olduğunu gördük
  • Bireyin çiçek açmasının önemini, bireysel becerileri öldürmemenin gerekliliğini anladık
  • Siyasetten, siyasetçilerden Allaha sığınmak gerektiğini acı şekilde tecrübe ettik
  • Dünyaya dağıldığımızı düşünüyorduk ama yetmediğini, daha çok dağılmamız gerektiğini farkettik
  • Haset ve rekabet duygusunun nasıl yıkıcı olabildiğini müşahede ettik
  • İnsanların çoğunun çıkarlar, menfaatler, günübirlik yaşam üzerinden hayatını sürdürdüğünü farkettik. Sosyolojik konularda ayaklarımız suya erdi
  • Hayatımızda ne kadar lüzumsuz eşya kullandığımızı, kendimize gereksiz zaruretler oluşturduğumuzu bir bavulla ülkeyi terk edip, hayatımızı idame ettirebildiğimizi görünce anladık
  • Bir miktar milliyetçi olduğumuzu, başka toplumlara-milletlere az tepeden baktığımızı kendi insanımızdan zarar görünce farkettik
  • Gönüllüler Hareketi olarak sayılara ve zorlamalara dayalı işlerin zamanla nasıl suni mecralara kaydığını, insanlarda yılgınlık-bıkkınlık oluşturduğunu anladık
  • Denetim-denge sisteminin çok önemli olduğunu, hiç kimseye denetimsiz, dengesiz güç-sorumluluk, yetki vermemek gerektiğini daha iyi gördük
  • Soru sormanın, sorgulamanın “fitne”, “ihanet”, “güvensizlik” olmadığını, aksine büyük belalardan, kazalardan kurtarabilecek güvenlik sistemi olduğunu geç anladık(!?)
  • Tevatürlere, mesellere göre iş yapmak yerine temel prensiplere, yazılı kaynaklara sadık kalarak iş yapmanın önemini kavradık
  • Lüzumundan fazla önemsediğimiz, yer yer kutsadığımız devletin pek de kutsal olmadığını, kötü ellerde zulmetme aracına dönüştüğünü gördük
  • Sivil olmanın ve sivil kalmanın, devletle iç içe olup önemli görünen makamlar işgal etmekten daha gerekli ve yararlı olduğunu fehmettik
  • Duanın önemini kavradık, muztarın duasındaki derinliği hissettik
  • Allah’tan başka sığınılacak, dayanılacak olmadığını, dayandıklarımız bir bir yıkılınca anladık
  • Duyguda, düşüncede yakınlığın çoğu zaman kan bağından önemli olduğunu gördük
  • “Çok önemli işler” gerekçesiyle ihmal ettiğimiz, zaman ayırmadığımız eşin-ailenin ihmal edilmemesi gerektiğini ayrı kalınca anladık
  • Olumsuz ihtimalleri de dikkate alarak çıkış planları yapmak gerektiğini, polyanacılığın büyük yıkımlara sebep olabileceğini acı şekilde tecrübe ettik
  • “İtaat et kurtul” yaklaşımının çözüm olmadığını, yapılan işin gerekliliğini, hikmetini araştırmanın, öğrenme çabasının itimatsızlık ve itaatsizlik olmadığını anladık
  • Hayatın bir bütün olduğunu, sadece belirli meslek gruplarının gözüyle hayata, insanlara, olaylara baktığımızda yanlışlar ve yanılgılar içine düşebileceğimizi gördük
  • Hüsnü zannın ademi itimatla dengelenmesi gerektiğini, özellikle amme hakkıyla ilgili konularda kişileri, sözleri, eylemleri mihenge vurmanın önemini tecrübe ettik…

Son dönemde çok acılar yaşadık. Allah cebri lutfuyle bize pek çok şeyi anlattı, öğretti, düzeltti. Olumsuzluklarımızı izale edip dengeye getirdi. Bu vesileyle Hz. Yusuf (a.s) hapis hayatını, Hz. Eyüb’un sabrını, Hz. Mesih’in müsamahasını öğrendik. En yakınlarından zarar, ihanet gören Nebileri anladık. Yaşanılan zorlu süreç bize bazı fırsatlar da sunuyor. Bunlardan ne kadar yararlanacağımızı, neler çıkaracağımızı, tecrübeleri hayata ne kadar ve nasıl tatbik edeceğimizi zaman gösterecek. Umarız maliyeti ağır bu tecrübeler teoride kalmaz, hayata aktarılabilir.