Baba Beni Okula Gönderme!..

YORUM | BÜLENT KORUCU
Aydın Doğan medyasının çok reklamını yaptığı, çok ekmeğini yediği bir proje var. Hem ulusal ölçekte hem de uluslararası arenada fazlasıyla yararlandılar. Doğan’ın kızları bu sayede pek çok itibarlı toplantıda konuşma fırsatı buldu. ‘Baba beni okula gönder’ kampanyasından söz ediyorum. 2005 yılında başlatılan proje, Hanzade Doğan Boyner’e uluslararası prestij listelerinin yolunu açtı. Hareket noktası kız çocuklarının eğitim konusundaki fırsat eşitsizliğini gidermek. Okuma yazma bilmeyen gençlerde kızların oranının yüzde 6 ve İlköğretimin zorunlu olduğunu hesaba kattığımızda bu eşitsizliğin ilerleyen eğitim kademelerinde daha artacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Ne yazık ki çarpık durum Doğu diye genelleyeceğimiz coğrafyada yaşanıyor.
SANKİ BAHOZ ERDAL’I GETİRMİŞLER!
Haksızlık yapmak istemem, proje hem farkındalık oluşturmak hem de az da olsa okullaşmaya katkı sunmak açısından faydalıydı. Ama Doğan ailesinin samimiyetine inanmadığımı söylemek zorundayım. Pek çok sebep sayabilirim ama en sıcak ve acıtıcı olandan başlayayım. Mesut Kaçmaz ve ailesi Pakistan’dan ancak bir haydut devletin yapabileceği şekilde Türkiye’ye getirildi. Mesut Bey, oradaki Türk okullarının yöneticilerinden. AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın baskılarıyla okullar devredildi. Öğretmenlere sınırdaşı kararı verildi. Mahkemeler bu kararı durdurdu ve kesin hükme kadar ülkede kalmalarını istedi. Yetmedi Birleşmiş Milletler devreye girerek öğretmenlere koruma statüsü verdi. Yerel ve uluslararası hukukun güvencesi bu insanları korumaya kafi gelmedi. Bir gece evleri basılarak, başlarına çuval geçirildi, elleri kelepçelendi. Ve Türkiye’den gönderilen özel uçakla getirildi. Hürriyet Gazetesi, hikayeyi ‘çok özel sefer’ başlığıyla sürmanşetine taşıdı. Öyle ballandıra ballandıra anlatmış ki, askerlerimizi diri diri yakan IŞİD canilerini ya da onlarca şehit vermemize sebep olan PKK’lı Bahoz Erdal’ı getirmişler zannedebilirsiniz.
AKLINI KAYBETMİŞ DEVLET, VİCDANI SUSMUŞ TOPLUM
Devletteki çıldırmışlığa su taşıyan haber, gazetecilik ilkeleriyle lime lime edilmeyi hak ediyor. Bunun ötesinde düz mantıkla da izahı mümkün olmayan bir iktidar goygoyu.
İçerideki üç-beş AKP fanatiğinin aferini için değer mi? Genel Yayın Yönetmeni Fikret Bila, Erdoğan’ın uçağındaki koltuğunu kaptırmamak adına, Doğanlar haklarındaki soruşturmaların kapağı açılmasın diye; ülkeyi ve kendilerini düşürdükleri durumun farkında değiller. Denemesi bedava, Hanzade Doğan Boyner hâlâ davet ediliyorsa, BM ile partner oldukları ‘Girl Effect’ kapsamındaki bir toplantıda bu haberi yorum katmadan okusun. “Kız çocuklarının belki en az okutulduğu bir coğrafyada, Taliban canavarını üretmiş topraklarda okul açan insanların başına çuval geçirip özel uçakla ülkemize kaçırdık” diye övünerek anlatsın, görelim. BM korumasındaki bir ailenin evine baskın yapmayı, çocuk denebilecek yaştaki genç kızların karşılaştığı muameleyi savunsun bakalım. Hatta devletin öğretmen göndermekte zorlandığı Hakkari’deki tek özel okulun kapatılıp yöneticilerinin tutuklandığını da eklesin!
HANZADE DOĞAN, NEW YORK TİMES’A DA ANLATSA
New York Times gazetesi 9 yıl önce Pakistan’daki okullarla ilgili geniş bir haber yapmıştı. Karaçi’de büyük ölçüde radikal islamı benimsemiş Peştun halkın yaşadığı kentin en fakir mahallelerinden birinde yer alan PakTürk okulunun müdürü Mesut Kaçmaz ile de konuşan gazete Kaçmaz’ın, “10 ay önce müdür oldum. Ama sorunlar hemen başladı. Sakal bırakmadığımız ve kravat taktığımız için bizim gerçek Müslümanlar olmadığımızı söylediler. Ancak bunların hepsini Pakistanlılar’a anlattık. Bizim geceleri içki içip içmediğimizi, namaz kılıp kılmadığımızı soruyorlardı. Bana kravatla camiye gelme dediler” ifadelerine yer vermişti. Abdul Bari adlı Pakistanlı ise “Türkler tamamen radikalizme karşı. Onlar gerçek Müslüman… Kardeşim bu okula giderek gerçek bir Müslüman olacak. İnsanlara karşı adil olacak” diye konuşmuştu. Hanzade Hanım, New York Times’a mülakat verip Mesut Kaçmaz’ın çok tehlikeli bir terörist olduğunu savunsun bence.
Ellerinde kalem ve kitaptan başka bir şey bulunmayan insanların terörist olduğunu ispatlamaya çalışıyorlar. IŞİD’e Taliban’a reva görmedikleri muameleleri bu insanlara yapıyorlar. Boko Haram da karşı çıkmıştı okullara ama bu kadar ileri gidememişti. Bizim tatlı su solcuları, cici sekülerler ve salon demokratları sağolsun! Destekleriyle Boko Haram ve Taliban’ın yapamadığını Türkiye Cumhuriyeti başarsın diye uğraşıyorlar…
(TR724)