15 Temmuz Ittifakı Ya da AKP’nin Tasfiyesi

Yorum | Alper Ender Fırat

Ergenekon’un iki önemli hedefi vardı; birincisi Hizmet harekatını silahlı terör örgütü olarak lanse edip bu yolla onu bitirmek, diğeri ise Ak Parti’den kurtulmak. 2009 yılında Mehmet Baransu’nun Taraf Gazetesi’nde yayınlanan haberini hatırlayacaksınız. Haber Genelkurmay’da hazırlanan bir rapordan bahsediyor, Hizmet harekatı ve AKP’nin bitirilme eylem planını deşifre ediyordu.
Gelişen olayları izledikçe o eylem planının nasıl safha safha yürürlüğe konulduğunu görüyoruz. Hizmete, tarihin nadir gördüğü bir cadı avını yapanlar, Planın ikinci evresine yani AKP’nin bitirilmesine geçti. Üstelik planı, Derin Ergenekon’un yeni müttefiki Erdoğan bizzat hayata geçiriyor.
15 Temmuz tiyatrosundan sonra Erdoğan’ın sağ tarafında yerini alan Devlet Bahçeli ile sol tarafına yerleşen Doğu Perinçek, Saray’a her türlü desteği verirken cadı avının siyasette de uzanması gerektiğini ısrarla dillendiriyorlardı. Siyasete uzanmada yavaş gidildiğini gördüklerinde CHP sahne alıyor ve ‘kontrollü darbe’ söylemini gündeme getiriyordu. Muhalif görünümlü yazarlar “bu cemaat her yere ulaştı da siyasete mi ulaşmadı kardeşim hani onlara operasyon” yazılarını ardı ardına sütunlarına taşıdılar.
Şimdi yazacaklarım istihbari bir bilgiye dayanmıyor, sadece kamuoyuna yansımış bilgilerden bir analiz yapıyorum.
Erdoğan Camaat’ten, Egenekon NATO’da kurtulacaktı
Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan hizmete çok kapsamlı bir operasyon yapabilmek ve kendince hizmeti bitirebilmek üzere derin Ergenekon’la bir anlaşma yapıp birlikte 15 Temmuz tiyatrosunu organize ettiler. Böylece kinini dini haline getiren Recep T. Erdoğan hizmetin kökünü kazımış(!) olacak hem de hizmetle irtibatlı olduğu varsayılan birkaç general ve albayı ordudan atabilmenin psikolojik zeminini elde edecekti.
Derin Ergenekon da bu yolla NATO yoluyla Batı’yla irtibat halinde olan ve demokraside ısrar eden kurmaylardan kurtulmuş olacaktı. Bu 28 Şubat’tan beri hayalleriydi ve Avrusyacılık olarak özetleniyordu. Onlar da siyasal İslamcıları ülkeden tamamen temizlemesinin fırsatını yakalayacaklardı.
15 Temmuz’dan sonra MHP, CHP ve Perinçek bütün gücü Recep T. Erdoğan’a verirken ondan sadece Hizmet hareketini değil bütün cemaatleri ve siyasal İslamcıları da bu tasfiyeye dahil etme konusunda anlaşmışlardı.
Önce hizmet, sonra da bütün diğer cemaat ve siyasal İslamcılar bir daha geri gelmeyecek şekilde ortadan kaldırılacaktı.
Hizmete yapılanlar herkesin malumu, bugünlerde Recep Akdağ’ın Sağlık Bakanlığından alınması ve sonrasında Sağlık Bakanlığında yapılan operasyonlar, Numan Kurtulmuş’un Kültür Bakanlığına kaydırılması ve sonrasında Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde Has Parti’de siyaset yapmış isimlere yapılan operasyonlar gelen büyük operasyonun ayak seslerinden başkası değil.
İl Başkanlarını görevden almayı siyaset yapanlar anlayabilir de şu zamanda belediye başkanlarını görevden alma ısrarını normal siyasi analizlerle anlayabilmek mümkün değil.
Tahmin ediyorum bu operasyonlar konusunda Derin Ergenekon’un Erdoğan’a baskısı var. Bylock kullanan vekiller, operasyon yapılacak AKP’li siyasilerin yer aldığı listeler aynı merkez tarafından servis ediliyor. Şamil Tayyar’ın bu haberler karşısındaki gösterdiği reaksiyon bile olayın ciddiyetini anlamak için yeterli.
Yeryüzünün görmediği yalakalıkları da yapsalar kurtulmaları mümkün görünmüyor
Yani bundan sonra siyasiler, bakanlar, belediye başkanları, köşe yazarları, gazeteciler ya da cemaatler, yeryüzünün görmediği yalakalıkları da yapsalar kurtulmaları mümkün görünmüyor. Hem onursuzluğun etiketi yapışacak boyunlarına hem de adaletin prangaları.
Bu operasyon nereye kadar varır. AKP’yi kapatmaya kadar varır bence. Birkaç gün önce Ahmet Takan Yeni Çağ Gazetesindeki köşesinde devletten birilerinin Recep T. Erdoğan’a AKP’yi bırakıp yeni bir parti kurmasını önerdiklerini yazdı. O’nun da bu ne münasebetsizlik deyip öneriyi reddetmediğini sessiz kaldığını sütunlarına taşıdı.
Suriye’de kendi besleyip büyüttüğü cihatçıları ortadan kaldırmak için düğmeye basan Erdoğan aynı düğmeye AKP için de bastı. Eğer AKP’ye bu operasyonu yapmasa 15 Temmuz ittifakı biter ve belgeler ortalara dökülmeye başlar. 15 Temmuz’un nasıl bir tiyatro olduğunu Türk kamuoyu da bir güzel öğrenir ve bütün paradigmalar yerle bir olur.
Derin Ergenekon; Recep T. Erdoğan’dan bunları yapmasını isterken seçim garantisi veriyor. Bundan sonra birkaç kamuoyu araştırma şirketi ve seçsis sayesinde Derin Devlet, Recep T. Erdoğan’a her türlü seçim kazanma garantisi verebilir. Yani artık ne cemaatlere ne de AKP tabanına ihtiyacı var.
Derin Ergenekon için ülkeyi kimin yönettiğinin de önemi yok. Nasıl bir rejimle yönetildiğinin önemi var. Üzerindeki birkaç küçük İslami sosu kaldırınca Erdoğan’ın yönettiği ülkenin tam da bunların istediği ülke olduğu hemen anlaşılıyor zaten.
Tabi bütün bunlar Derin Ergenekon’un ve Recep T. Erdoğan’ın planı, bir de Allah’ın planı vardır elbet.
(TR724)