İlk Taşı Günahsız Milletler Atsın..

Yorum | Veysel Ayhan

Tam 72 yıl önceydi. Hiroşima’da 6 Ağustos sabahı uyanan 255 bin Japon, o gün insanlık tarihinin en büyük toplu cinayetine uğrayacaklarından habersizdi.
Hiroşimalılar kahvaltılarını yaparken bombayı taşıyan Enola Gay adlı uçağın pilotu Paul Warfield Tibbets, 2. pilotla kokpitte kahvesini yudumluyor, aşağıyı seyrediyordu.
Bombayı soğukkanlılıkla aşağı bıraktığında saat 8.16’ydı. Bir saniye içinde 280 metreye genişleyen ateş topu kentin üzerini kapamak için çığ gibi büyüyordu. Topun yere ilk değdiği noktada ısı 5 bin santigrat derece, metrekareye düşen basınç ise 19 ton idi.
Binalar çökmeye, insan gövdeleri, kollar, bacaklar havada uçuşmaya başladı. 78 bin insan bir saniyede öldü. Tibbets olayı fotoğraflamakla meşgulken 2. pilot defterine şu cümleyi yazıyordu:
“Aman Tanrım! Biz ne yaptık!”
Hiroşima’da hayatta kalanlar 5 yıl içinde yavaş yavaş öldüler ve Hiroşima’nın nüfusu neredeyse tamamen yok oldu. 2007’de, 92 yaşında ölen pilot Paul Warfield Tibbets, atom bombası sonrası neredeyse ulusal kahraman yapıldı. Birçok ödül ve madalya aldı.
Amerikalılar Hiroşima ile yetinmediler. Oysa Japonlar şoku atlatsa zaten teslim olacaklardı. O zamanlar general olan Başkan Eisenhower “The White House Years” adlı hatıratında atom bombası için “Japonlar zaten yenilmişlerdi ve bombaların kullanılmasına ihtiyaç yoktu” diyecekti.
Fakat o günün başkanı Truman beklemedi. Japonlarla hiçbir iletişimde bulunmadan Hiroşima’dan 3 gün sonra Nagasaki’ye bomba emri verdi. Ve her iki bomba sonraki etkileriyle 370 bin yaşamı sona erdirdi.
20.yüzyıl dünya tarihi açısından oldukça kanlı geçti. Savaşlarda yaklaşık 100 milyonu aşkın insan öldü. “Akıllı ve dengeli” ABD, 20 yüzyılda bunları yapabilmişti.
21.yüzyılın nelere gebe olduğunu bilmiyoruz. “Sağduyu insanı” Trump ne yapar? Kuzey Kore’nin yaramaz çocuğu Kim Jong-un hangi maceralara atılır? “Baş ayı” ilan edilen Putin neler planlar?
ERDOĞAN’IN NEFRET SÖYLEMİ HİTLER’İ ÇOKTAN AŞTI
Ama her millet kendi çapında bu zulüm ve cinayetlerden pay aldı. “İlk taşı atacak günahsız bir millet” maalesef yok. Dersim’i bombalayarak 13 bin aleviyi katleden ve sonra kahraman ilan edilen Sabiha Gökçen’in elinde atom bombası yoktu. Olsaydı belki onu atardı.
Kronos.news’te Melis Burgaz’ın “Nefretin tarihçesi” yazısı bizim milletin 20. yüzyıldaki sadece bir günahını anlatıyor. Devletin milleti nasıl şeytanlaştırdığını gözler önüne seriyor. Kürtler, Aleviler ve şimdi de Hizmet gönüllüleri bu günahların nesnesi.
Tr724’te Akif Umut Avaz “Derdim kimseyi korkutmak ya da ürkütmek değil” yazısı gerçekleşmeyeceğini umduğumuz bir öngörüyü seslendiriyor.
Hitler’in milyonlarca Yahudiyi katletmesi onun korkunç günahının sadece bir yanıydı. Diğer yanı Yahudi’leri kin, nefret dolu sözlerle şeytanlaştırması, Alman’ların nazarında “öldürülmesi sevap” hale getirmesiydi. Zaten soykırımının birinci aşaması da budur.
Hizmet hareketine mensup milyonlarca masum insanı “darbeci ve terörist” olarak yaftalayan Erdoğan, kin ve nefret söylemiyle Hitler’i çoktan aştı. Hitler’in nefret söylemleri toplansa Erdoğan’ın yüzde biri etmez. Bundan dolayı yüzlerce hapishanede on binlerce masuma işkence yapan polisler belki de “sevap” işlediklerini sanıyor. Cari yasaların rağmına yeni doğum yapmış kadınları bebekleri ile hapse tıkan hakimler, Erdoğan’ın müftüsü Hayrettin Karaman’a göre “devlet onların yakasına yapıştı ve hak ettiklerini yapıyor.” Bu nedenle yazını başlığı “ilk taşı günahsız devletler atsın!” değil. “ilk taşı günahsız milletler atsın!”
Millet, daima devletin suç ortağıdır. Milletin desteği olmadan devlet suç işleyemez.
BEDELİ SADECE ERDOĞAN MI ÖDEYECEK?
Hitler’in yaptığı korkunç mezalimin bedelini sadece Hitler ve generalleri ödemedi. Bu korkunç gidişi suskun bir şekilde seyreden hatta mezalime alkış tutan Alman milleti de ödedi. Hem de çok ağır bir şekilde. Ülke’de taş üstünde taş kalmadı.
Tarihte bedeli ödenmemiş zulüm yoktur. Ve bedeli sadece liderler ve generaller ödemez. Daha ağırını onlara ses çıkarmayan hatta destek olan milletler öder.
Bebeklere kadar inmiş bir zulüm karşısında dili tutulmuş bir halkın ağır bir bedel ödemeden kurtuluşa ereceğini düşünmek aşırı iyimserlik olur. Kapıda bekleyen korkunç bir bedel var. Halkın ne kadarı dünyadaki bu bedelle kurtulur, bilemeyiz. Önce önderler mi yoksa önce millet mi bedel öder onu da bilemeyiz. Yapacağımız tek dua kaldı: “Ya Rabbî! Bizi aramızdaki sefihlerin/beyinsizlerin yaptıklarından dolayı helâk mi edeceksin?… Bizi bağışla, bize merhamet eyle! Sen, bağışlamada en hayırlı olansın!” (7/155)
(TR724)