Durma, Yoksa Düşersin!

[Barbaros J. Kartal]

Enis Berberoğlu’na üzüldüm. Beyefendiydi, medya camiasında sevilen bir insandı. Gazetelerin kapısına kilit vurulmadan önce muhalif gazetelere dayanışma için gelmişti. Medya özgürlüğü için samimi bir uğraş vermişti. İnşallah en kısa sürede özgürlüğüne kavuşur. Zaten öyle olacak gibi, kimse 25 yıl hapis yatacağına inanmıyor. Bu komedinin, sirkin neyse adı artık kabusun mu diyelim bir gün biteceğini biliyor herkes.
Stalin’in meşhur bir sözü var: “Bir kişi ölürse bu trajedidir, milyonlarca kişi ölürse bu bir istatistik olur.” CHP için şimdiye kadar ülkede olan biten istatistikten ibaretti. On binlerce insan komik bahanelerle tutuklanmış, onbinlercesi işini kaybetmiş, evine ekmek götüremiyor. Bunlar CHP için hep klasik, rutin ve sıkıcı basın açıklamalarının ve toplantılarının bir parçası idi. Neyin ne olduğunu bal gibi biliyor olsalar da konformist muhalefetten asla ayrılmadılar. Biraz vicdanları olsa kendilerinin vebal olduğu dokunulmazlık yüzünden HDP’li vekillerin tutuklanmasından dolayı biraz hicap duyarlardı. Ne zaman bir adet örnek olay kendilerine dokundu CHP birden ‘duyar kasma’ kararı aldı.
CHP’yi yerden yere vurmanın bir işe yaramadığını defalarca görünce bununla vakit kaybetmeye gerek yok. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması bir şeye sebep oldu… 16 nisan referandumunda Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim gecesi kıyametin koptuğu, aleni bir şekilde, hem de göstere göstere hile yapıldığının belli olduğu zaman sonuçları kabullenip  pısırık  bir açıklama yapıp gitmesinden sonra herkesin ortak görüşü şu idi: Öyle ya da böyle yüzde 50 bir karşı blok var ve bu bloka liderlik yapacak insan Kemal Kılıçdaroğlu değil. Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ile sıranın CHP’lilere geldiğinin görünmesinden sonra Kemal Bey öyle bir şey yapmalıydı ki hem kendisine yönelik eleştirilerden kaçabilmeliydi hem de hamle yapabilmeliydi. Kendisini aşacak bir dalga geliyor karşısında duramayacağını anladı ve yürümeye karar verdi. ‘Yetmez ama evet’ diyebileceğimiz bir eylem. Yolda katılımlarla çoşku artar mı? Kemal Bey’in en büyük korkusu bu zaten… Eylem ilerler kontrolden çıkarsa n’aparız alimallah!
Bu sefer olması pek olası değil ama Türkiye için çok net görülen bir şey var. Başta bir diktatör var ve bu şahıs anayasayı tanımıyorum diyor, kendi sözü bu. Seçimlerde hile yapıyor. Hem parti başkanı hem cumhurbaşkanı hem başbakan. Bütün yargı elinde. Bütün kararları o veriyor. Bir insanın yargıda hakkını araması mümkün değil. Yasama-Yürütme-Yargı felç olmuş durumda. Sizce bu felaket gidişatın durması normal yollardan mümkün mü? Ecel dışında bu imkansız. Kimsenin ölüp ölmeyeceğine göre plan yapılamayacağına göre klasik siyasetten, aptal basın toplantılarından ve artık ne söyleneceğinin ezberlendiği Meclis konuşmalarından sıyrılmanın vakti çoktan geçti. Kılıçdaroğlu’nun oluşturacağı enerji aslında kendi geleceğini belirleyecek. Ya artık yeter diyecek sine-i millet diyecek ya da kendisi gidecek.
AKP uzun bir süredir kendisine yakın bazı kesimlerin silahlanmasına ses çıkarmadığı gibi bazılarını el altından kendisi silahlandırdı. Ve bu magandalar bir olay olsa da aletleri denesek diye durmadan ergen mesajlarını yayınlıyor sosyal medyada. Allah korusun bir iç kargaşada ülke Teksas’a dönecek. 15 Temmuz tecrübesinden sonra faturanın CHP’ye kalacağı bir provokasyon şaşırtmaz beni.
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu’na en büyük muhalefeti başka muhalefet lideri Bahçeli yapıyor. Bahçeli enteresan adam ne dese artık şaşırtmıyor. Saray’a iyice kapaklandığını gün be gün izliyoruz. Yahu MHP’de bir tane şahsiyetli bir adam yok mu, biz n’apıyoruz diyecek? Yokmuş demek ki…
(TR724)