Ünlü Romen Yazarı, İslam’ın Unutulan Yüzünü Hatırlattı!..

Son zamanlarda Avrupa’nın birçok yerinde yaşanan terör saldırganlarının İslam’la, dinle bir ilgisi olmadığını yazan ünlü Romen yazarı Andrei Pleşu, Müslümanlara “barış ve sulhu” tavsiye eden dinlerini daha iyi anlama çağrısında bulundu.
Norveçli Breivik’in işlediği katliamı örnek vererek terörün ve fanatizmin dünyanın farklı kültür ve toplumları içinde çıkabildiğini vurgulayan yazar, Müslümanlık adına şiddete başvuranların kendi dinlerini yeterince bilmediklerini veya yanlış anladıklarını vurguladı.
Terör saldırılarının İslam’a ve Müslümanların imajına büyük darbe vurduğunu, oysa Kur’an-ı Kerim’de ‘haksız yere bir insanı öldürenin bütün insanlığı öldürmekle’ eş tutulduğuna dikkat çeken Andrei Pleşu, Müslümanları, dinlerini yeterince bilmemek ve anlamamakla eleştirdi.
Pleşu;Paris, Nice, Manchester, Londra veya Berlin’deki teröristlerin yerinde olsaydım, Kur’an’daki ayeti okuduktan sonra, Allahım’la yüzleşeceğimi düşününce, dehşet içinde kalırdım.. Kötülüğe yönelmiş kardeşlerimize tek bir makul teklifte bulunmalıyız: Önce dininizi öğrenin, Kuran’ı okuyun!..”
Romanya entelektüel dünyasının yayın organı kabul edilen Dilema veche’de yer alan Andrei Pleşu’nun makalesi şöyle:
İSLAM’IN UNUTULAN YÜZÜ
Şunu hep söyledim: Terörizm, İslamcı fanatizm dışında, çeşitli biçimlerde, bütün dünyada hep var olmuş ve vardır. Ne 77 yurttaşını öldüren Norveçli Breivik, ne okul arkadaşlarını kampüslerde topluca silahla vuran genç Amerikalılar, hiçbiri Müslümanlar değildi. Ancak, IŞİD’çi katliam ve intihar terörizmi, Avrupa-Atlantik dünyasının derin bir vebası, dinle hiçbir ilgisi olmayan insanlar için bile bir çeşit ölümcül “model” haline gelmiştir.
Anarşik eğilimler, her çeşit psiko-sosyal problemler, cinnetler, genelde, IŞİD’in üstlendiği saldırılarda bir tür “gerekçe”, bir ideolojik “meşruiyet” olarak yer alıyor.
Bana göre çözüm; etkili bir şekilde ancak İslam dünyasının içinden gelebilir. Çünkü yaşanan olaylar Batı medeniyetine ciddi zararlar vermiştir fakat her şeyden önce en büyük zararı İslam’ın kendi imajına veriyor.
İslam’ın, gerçek ruhunu bozan, tüm manevi prestijini yok eden, dünyanın gözünde çirkinleştirip onun gerçek yüzüne erişimini engelleyen bu olguyu durdurmak için Müslümanlar öncü olmalıdır.
Bu çağrıyı desteklemek için- önceden de yapmıştım – anlamlı bir Kur’an ayetinin mealine başvuracağım: “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.”. (Ra`d suresi, 11. ayet)
Yaklaşık iki yıl önce, Köln’den saygıdeğer bir oryantalistin (Fars kökenli Navid Kermani) açıklaması beni şaşırtmıştı. Ona göre, İslamcı köktendinciliği, diğer nedenlerin yanı sıra, laikliğin çelişkili sonucu da etkiliyordu:
Müslümanlar, artık gerçekten inançlarını, geleneklerini bilmiyorlar. ‘yaşadıklarını’ iddia ettikleri Kutsal Ayetler hakkında yüzeysel, saptırılmış, politikleştirilmiş bir algıya sahipler. Aslında, kendi kültürlerinin sapkınları ya da sadece saldırgan cahillerdir. Kaç tanesi Kuran’ı iyice biliyor? (İncil ile -yaklaşık aynı- ilişkiye sahip Hıristiyanlar gibi.. Bu hassas sorgulamayı uzatmak istemiyorum…).
Teröre başvuranlar, Kur’an’da, savaş ve şiddetle ilgili ayetleri gerekçe yaparken inandıkları Yaratıcının başka ayetlerini dikkate almıyorlar:  İşte birkaç örneği:
Başta tüm Kur’an surelerinin: “Allah’ın merhameti (Rahman) ve Rahim (Ar-Rahim) adıyla” başladığına dikkatinizi çekerek başlamak isterim. Dolayısıyla Allah’ın vazgeçilmez öznesi “iyilik ve merhamettir, yıkıcı öfke değildir.”

  1. Sure, 107. ayet, ilahi bu “misyonu” destekleyici bir mesaj ile teyit ediyor “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”.

(3. Surenin 144. ayeti ile sonuçlandıracak olursak: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir..”)
Diğer dinlere göre farklılık nerede?
İşte 2. Surenin 136. ayeti: “Deyin ki: “Biz Allah’a inanırız; ve bize indirilene ve İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve onların soyundan gelenlere indirilene; ve Musa’ya, İsa’ya ve Rableri tarafından (diğer) tüm peygamberlere tevdi edilmiş olana (inanırız); onların arasında hiçbir ayrım yapmayız. Ve biz O’na teslim olanlarız.”)
Veya 139. ayet: “Onlara de ki: “Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. “

  1. Sure, 42. ayet: “Hani melekler Meryem’e şöyle demişti: “Yâ Meryem, muhakkak ki Allâh seni saflaştırıp (hakikatini hissettirip) seçti, seni (şirk – ikilik necasetinden) tertemiz kıldı ve dünyadaki (o çağdaki) bütün kadınlardan üstün kıldı!”)

45.Ayet: “Hani Melekler, dediler ki: “Meryem! doğrusu Allah kendinden bir kelimeyi sana müjdelemektedir. O’nun adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir. O, dünyada ve ahirette ‘seçkin, onurlu, saygındır’ ve (Allah’a) yakın kılınanlardandır..”
Batı’dan nefret mi?

  1. Sure, 115. ayet: “Doğu da, Batı da (tüm yeryüzü) Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır. Şüphesiz Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir..”

Ve aynı zamanda 5. Sure, 8. Ayet: ” (…) Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. “.
Ve 3. Sure, 108. ayet: “Allah, âlemlere zulüm yapılmasını istemez.”
Ve ölçülü, dengeli olmak için ciddi bir uyarı (her renkten köktendincilerin dikkatine!):

  1. Sure, 171. ayet: “Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırıya gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin.”

Kur’an’da masumların öldürülmesine ilişkin her hangi bir ayet bulamazsınız. Aksi hususta ise şiddetli uyarılar yer alan birçok ayet var..
“Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkararak haksız şekilde öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. ” (5. Sure, 32. ayet) .
Paris, Nice, Manchester, Londra veya Berlin’deki teröristlerin yerinde olsaydım, bu ayeti okuduktan sonra, Allahımla yüzleşeceğimi düşünerek sarsılır, dehşet içinde kalırdım…
Son olarak, İslam’da eşi ve benzeri olmayana verilen “isimlerden” bazıları: (Merhametli ve merhamet edici / Rahim dışında): İyileştirici / Şifacı, Bağışlayıcı, Cömert, Sevgi dolu, İyilik abidesi, Sabırlı..
Özetlemek gerekirse; kötülüğe adanmış kardeşlerimize tek bir makul teklifte bulunmalıyız: silahları elinize almadan önce Kuran’ı  okuyun – ya da bir daha okuyun!..
DİPNOT: Yazıda yer verdiğim İslam’ın Kutsal Ayetlerini, 2000 yılında Kriterion yayınevi tarafından yayınlanan Sayın Prof. Dr. George Grigore’nin Romence çevirisinden alıntı yaptım.


Kaynak: Dilema veche, no. 694, 8-14 Haziran 2017