Aranızda Çikolatalı Gofret Sevmeyen Var Mı?

[Haber-Analiz: Semih Ardıç]

Subliminal darbe mesajı’ çıkardıkları reklam bahane. Esasında Murat Ülker’in müstağni tavrından rahatsızlar. İşini iyi yapması, günü birlik siyasete ve algı operasyonlarına bel bağlamaması hepsini çileden çıkarıyor. Zaten merhum Mustafa Koç ile müşterek kazandığı otoyol ve köprü ihalesinde havuza yüzde 20 koymayı kabul etmediği günden beri mimliydi. Memleketin yeni efendileri böyle ferman buyurmuşsa kritik etmek kimseye düşmezdi. Vatan haini denilmişse vatan hainidir. O günden beri fırsatını buldukça hıyanet-i vataniye yaftasını buzluktan çıkarıyorlar.
Murat Ülker’in iş seyahati esnasında haberdar olduğu bir reklamdan ötürü sokaklara taşanlar Türkiye’yi kasıp kavuran cinnet halinin ta kendisidir. Reklamda, filmde, dizide ya da romanda bir gerçeklik aranabilir mi? İtibarîdir (fiktif). Ekseriyeti itibarıyla hayal mahsulüdür bu disiplinler.
Suriye’de 71 vatan evladı toprağa düştükten sonra ricat kararı alındı. Niye gittik, niye dönüyoruz? Hani Münbiç ve Rakka’ya kadar gidecektik. Hatta Irak’ta Musul’a, Kerkük’e de operasyon yapılacaktı? Var mı bu iflas için sokağa inen, iktidara hesap soran. Yok. Referanduma doğru dahilde ve hariçte sıkışan iktidara yeni bir düşman lazım geldi. Bunun içindir ki Ülker’in reklamını ve 21 meslektaşımızın tahliye edilmesini istismar malzemesine dönüştürdüler. Hesapları bu kadar ucuz ve mide bulandırıcı işte.
ÜLKER SAYESİNDE İLK DEFA BİR DÜNYA MARKAMIZ OLDU
Vatan ve millete hizmet bahsinde Murat Ülker’in tırnağı olamayacak kimselerin hamiyetperverlik namına çokokrem kutularını bıçaklaması hakikaten ibretlik. Dünya devi Godiva ve United Biscuit markalarını alarak Türkiye’yi inorganik yolla da olsa dünya markası sahibi yapan bir aileye, bir isme böyle mi teşekkür edecektik? Çok yazık.
On binlerce insanı istihdam eden, ihracat yaparak Türkiye’ye yüz milyonlarca döviz kazandıran bir holding çapulcuların hezeyanlarına cevap vermek mecburiyetinde bırakılıyor. Başbakan Binali Yıldırım dilinin ucuyla ‘yanlış buldum’ diyebildi. TÜSİAD son iki senedir en iyi yaptığı işi yaptı, sustu. Cem Küçük, Ersoy Dede, Fatih Tezcan gibi haysiyet cellatlığı yaparak maişetini temin eden ve kaleminden kan damlayan türediler her sahada olduğu gibi Ülker bahsinde de hâdisenin seyrinde tayin edici oldu.
Hep söylüyoruz, yine söyleyeceğiz. Türkiye’de iş âlemi, sarı ineği veren sürünün akıbetinden kurtulamayacak. Sürek avında malı-mülkü yağmalanan işadamlarından Akın İpek ne kadar yüce gönüllü. Bu ahval ve şerait altında dahi Murat Ülker’i Twitter hesabından teselli etmeye çalışıyor: “İnsan alışıyor kardeşim. Bizim üç yıl oldu. Halen Yeni Mahallede Smurf village diye bir yer yok diye anlatmaya çalışıyorum. Geçer bu günler.” Tek teselli kaynağımız o son cümlede saklı: Geçecek bu günler.
SARAY’A UZAKSANIZ VAY HALİNİZE
Türkiye’de mülkiyet hakkı, teşebbüs ve sözleşme hürriyetinin ismi kaldı. Artık şirketler hükûmete ya da Saray’a yakınlık veya uzaklığına göre muamele görüyor. Uzaksanız vay halinize. Mesnetsiz cezalar ve idarî tahkikatla, kayyımdan TMSF’ye kadar bin bir çeşit sopayla çullanıyorlar şirketlere. Tek kuruş vergi borcu bile olmayan şirketlerin, holdinglerin gayrimenkullerinden makinelerine kadar milyarlarca liralık sabit sermayeleri ismi bile duyulmamış kişilere altıda biri fiyatına satılıyor. Kasaları tam takır kuru bakır haline getiriliyor.
Şirketlerin sahipleri mallarını kaybetmekle kalmadı hürriyetlerinden de mahrum bırakıldı, itibarları zedelendi. Akın İpek, Hacı Boydak, Memduh Boydak, Şükrü Boydak, Bekir Boydak, Cahit Nakipoğlu, Halit Dumankaya, Taner Nakipoğlu, Faruk Güllüoğlu ve Hazim Sesli gibi sadece ticaretle meşgul olan binlerce kişiye eşine az rastlanır zulümler reva görüldü.
KAMU TALAN EDİLDİ, SIRA ŞİRKETLERDE
Sermayeyi AKP’lileştiren devrin zalimlerinin gözü doymadı, doymayacak. Kamuda talan edecekleri ne varsa buharlaştırdılar. Sıra hür teşebbüse, büyük patronlara geldi. Hizmet Hareketi ile gönül bağı olanların hak ve hukukunu nasıl hiçe saydıkları ortada. Aynı senaryoyu Murat Ülker için tatbik edememiş olmamın öfkesi var içlerinde. Saray’ın kestiği cezanın infazı için zemin ve zaman müsait olmadı. Yoksa Ülker’i unutmadılar ve el koyma hevesinden vazgeçmediler. Onların nezdinde Ülker’in en büyük suçu dik ve müstağni duruşudur.
Murat Ülker şimdiye dek çok makul hareket etti. Tahriklere kapılmadı. Cehalet içinde yüzenlere birebir cevap verme hatasına düşmedi, ‘selam’ dedi, geçti ve gitti. İngiltere’nin başşehri Londra’da kurduğu Pladis artık bütün şirketlerinin sahibi. Elhak isabetli adımdı bu. Avrupa’ya mikrofondan hakaret ettiklerine bakmayın AB menşeli yüzde 1 hissesi olan şirketlere el süremiyorlar. Zira korkuyorlar. Gürültüsü dünyanın öbür ucunda kopuyor. Ülker’in yeni yatırımları ve sermayeyi dışarı taşıması haliyle birilerini öfke nöbetlerine sürüklüyor.
‘BEYEFENDİYİ ÖFKELENDİRMEYELİM’ DESEYDİ, İYİYDİ ÖYLE Mİ?
Murat Ülker stratejik davrandı, yalanlarına kanıp düşmedi. “Beyefendiyi öfkelendirmeyelim” deseydi ondan iyisi yoktu. Bütün varlığının talan edilmesini sineye çekecekti, öyle mi? Türkiye’de kalanların hali malum. AKP’nin devr-i iktidarı ve himayesinde bugünün Hülagü’leri, İslamiyet’in vaz ettiği kaideleri çoktan çiğnedi.
Zerre kadar insaniyet taşısalardı rızası olmadan kimsenin malına devlet namına bile el konulamayacağını bilirlerdi. Kendilerine ‘helal’ kıldıkları yağmanın Türkiye’yi ileri demokrasilerden hızla uzaklaştırdığını gördükçe suçlarının cezasız kalacaklarını vehmediyorlar. Suçu suçla bastırma telaşındalar.
İsrail’in Mavi Marmara katliamını protesto etmek için parayla aldığı Coca Cola’yı törenle kaldırıma dökenler şimdi de çikolatalı gofreti yedikten sonra ambalajını teflon tavada ateşe veriyor, boş çokokrem kutusuna bıçak saplıyor.
Çin’den ithal edilen oyuncak 1 dolarları yakan esnaflar, her sene 600 bin sığır ithal etmek mecburiyetinde kalan Türkiye’nin ‘bu hayvan pazarında dolar geçmez’ diyen besiciler, Aile Bakanı’nı sınır dışı eden Hollanda’yı protesto etmek için 40 holstein sığırını iade eden ziraatçılar lütfen beni mazur görsün. Yanlış anlamazlarsa her birine bir sual tevcih edebilir miyim?
“Aranızda çikolatalı gofret sevmeyen var mı?”
(TR724)