Trump İstifa Mı Edecek, Görevden Mi Alınacak?

[Adem Yavuz Arslan, yazdı]
Başlığın fazlasıyla provokatif olduğunun farkındayım. Niyetim dikkat çekip yazıyı okutmak değil.
Zaten yazıda bu soruya cevap da yok.
Bu başlığı Washington’da ‘ne tür konuların konuşulduğuna’ dikkat çekmek için koydum.
Zira, sıradışı bir başkan olacağına kesin gözüyle bakılan Trump, destekçilerinin beklentilerini bile aşmış durumda.
Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn’in Ruslarla olan ilişkileri ve Türkiye (daha doğrusu AKP adına) lobi yaptığının ortaya çıkmasından bu yana sular bir türlü durulmadı.
Flynn istifa etti ama skandal giderek dallanıp budaklanıyor.
Flynn’in Fethullah Gülen aleyhine lobi yapmak için yarım milyon dolar alması ABD medyasının gündeminden düşmüyor. Şu ana kadar ortaya dökülen detaylardan anlaşılan şu: Flynn olayı ‘basit bir lobi anlaşmasının’ ötesinde.
Dolayısıyla bu tartışmaların ‘üçüncü ülkeleri’ de içine alarak büyümesi sürpriz olmaz.
Flynn’e ödenen paranın ‘gerçekte kimin parası olduğu’ da ortaya çıkabilir.
WASHİNGTON’DA SERT RÜZGÂRLAR ESİYOR
Trump’ın huzurunu kaçıran esas gelişme ise Pazartesi sabah yaşandı.
Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Başkanı James Comey, Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi’ndeki ifadesinde Trump’ın kampanyası ile Ruslar arasındaki bağlantıların soruşturulduğunu açıkladı.
Comey ayrıca soruşturmanın geçtiğimiz Temmuz ayında yani seçimlerden üç ay önce başladığını doğruladı.
Comey’in açıklamaları arasında yer alan “Trump’ın kampanyası ile Rus istihbaratı arasında koordine olup olmadığının araştırıldığı” bilgisi de çok önemli.
Comey’in Trump’ı zorda bırakan tek açıklaması bu değildi.
Başkan Trump’ın Obama’nın kendisini dinlettiği yönündeki tweet’lerine yönelik konuşan Comey “Bu yönde bir kanıt bulamadık. Bu tweet’leri destekleyecek hiçbir bilgimiz yok” dedi.
FBI’ın bu iddiaları incelediğini söyleyen Comey, soruşturmaya dair detayları Adalet Bakanı’nın onayı ile kamuoyu ile paylaştığını vurguladı.
Beyaz Saray sözcü aracılığı ile Comey’in açıklamalarına tepki gösterdi fakat ben yazıyı yazarken Trump henüz konuşmamıştı.
Washington’u yakından takip edenler için Comey’in açıklamaları ‘yaklaşmakta olan gergin günlerin’ habercisi.
Zira FBI’ın soruşturması bu saatten sonra kapatılamaz.
SORUŞTURMA DEMOKLES’İN KILICI GİBİ OLACAK
Trump’ın FBI’a yönelik saldırgan tavırları da ‘soruşturmaya müdahale çabası’ olarak yorumlanır. Dolayısıyla Rusya soruşturması Trump’ın kafasında Demokles’in kılıcı gibi sallanacak.
Bu aşamada bir parantez açıp ABD demokrasisine dair bir kaç not düşmekte fayda var. Birincisi Trump’ın Müslümanlara yönelik seyahat yasağında görüldüğü gibi ABD’de yargıçlar gerçekten bağımsız ve bu ülkede hukuk işliyor.
Medya, Trump’ın tüm agresifliğine rağmen habercilik yapmakta ısrar ediyor.
FBI Başkanı’nın Meclis ifadesi ise ABD sisteminin bir başka güzelliği. FBI başkanı da olsanız Meclis’e hesap veriyorsunuz.
Üstelik de saatler süren oturumlar canlı yayınlanıyor.
Bir an için düşünün, Türkiye’de Erdoğan için soruşturma yapılıyor, MİT başkanı Meclis’e gelip vekillerin sorularını yanıtlıyor ve bu oturum canlı yayınlanıyor.
Çok mu ütopik?
Zaten bu bahsettiğim prosedür ‘gerçek başkanlık sistemi’nde var.
Erdoğan’ın getirdiği modelde kendisi, ailesi ve 15 yıllık AKP iktidarında görev almış tüm siyasilerin soruşturulması-yargılanması imkânsız hale getiriliyor.
AKP’nin başkanlık modeli diye sunduğu şeyin ABD tipi başkanlıkla uzaktan yakından ilgisi yok. Eğer bir ‘başkanlık’tan bahsedeceksek bu daha çok Esad tipi başkanlık sistemi olur.
Trump’a geri dönersek…
Başkan için Beyaz Saray günleri çok parlak geçmiyordu ama FBI Başkanı Comey’in soruşturmayı doğrulamasından sonra daha da sıkıntılı olacak görünüyor.
Kolay bir süreç değil fakat ‘görevden alınma’ gibi seçenekler tartışılıyor.
Her şey bir yana daha dün göreve gelmiş bir başkanın bu kadar kısa sürede görevden alınma tartışmalarına konu olması da ayrı bir orijinallik.
TRUMP İSTİFA EDER Mİ?
Trump’ın istifa edeceğini iddia edenler de yok değil.
Mesela LA Times’te yer alan habere göre Demokrat Parti Senatörlerinden Dianne Feinstein, Trump için ‘yakında kendini dışarı atacak’ demiş.
Peki, Washington’da yaşanan bu olağanüstü durum Türkiye’ye ve Türkiye ile olan ilişkilere nasıl yansıyacak?
Öncelikle şunu söylemekte fayda var.
Çok değil, birkaç yıl önce Erdoğan ve Türkiye ABD Başkenti’nde hayli popülerdi. Hatta ABD medyası “Erdoğan’s Way” başlıkları atıp “AKP iktidarının Türkiye’yi nasıl dönüştürdüğü” anlatıyordu.
Ancak 2010 sonrası artan otoriterleşme havayı tersine çevirdi.
Bugün için Erdoğan ve Türkiye hayırla bahsedilecek bir ülke değil. Amerikan medyası ve STK’ları Türkiye’ye çok tepkili.
Mesela son birkaç hafta içinde hem New York Times hem de Washington Post’ta çok sert eleştiriler çıktı. NYT, ‘Erdoğan’ın dudak uçuklatıcı ikiyüzlülüğü’ derken Washington Post Türkiye’nin dünyanın en baskıcı rejimlerinden biri haline geldiğini vurgulayıp ‘Buna daha ne kadar sessiz kalacaksınız?’ diye sordu.
ABD bürokrasisinin ağırlıklı olarak bu iki gazete üzerinden şekillendiğini düşünürseniz Türkiye’nin imajının nasıl olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz.
Trump yönetiminin Türkiye’ye yönelik tavırları az çok netleşti. Mesela Erdoğan’ın tüm itirazlarına rağmen Suriye’de YPG ile yakın çalışacaklar. Fethullah Gülen’e yönelik iade taleplerine ise soğuk bakıyorlar.
‘AKP’NİN İDDİALARI İKNA EDİCİ DEĞİL’
Bu açıdan Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Devin Nunez’in, Cumhuriyetçilerin sesi sayılan, aynı zamanda Trump’ın favori kanalı Fox Tv’deki açıklamaları politikayı yansıtması bakımından önemli.
Nunez, Türk hükümetinin iddialarının aksine Gülen’in darbeye karıştığına dair bir kanıt görmediklerini söyledi.
‘İstihbarat Komitesi Başkanlığı’ koltuğunda oturan tecrübeli bir siyasinin darbe gibi ciddi bir konuda sadece Türkiye’den alacağı bilgiler üzerine konuşacağını düşünmek yanıltıcı olur.
Kendi istihbarat kurumlarından teyit etmeden ‘darbenin ardında Gülen hareketinin olduğunu destekleyecek kanıt göremedik’ açıklaması yapmaz.
Erdoğan hükümetinin giderek daha otoriter hale geldiğini söyleyen Nunez’in, Türk Amerikan ilişkilerinin de gergin olduğunu vurgulaması önemli.
Yani Washington’da hava Trump’ın başkanlığına coşkuyla karşılayan Ankara’nın pek hoşuna gidecek türden değil.
Alman İstihbaratı BND’nin başkanı Bruno Kahl’ın “darbenin arkasında Gülen’in olduğuna dair ikna edici bir kanıt göremedik” açıklamasından iki gün sonra Nunez’in de benzeri ifadeler kullanmasını not etmek şart.
Daha önce de NATO kaynakları ve Avrupa Birliği istihbarat merkezinin benzeri açıklamaları olmuştu.
Özellikle ABD ve Alman istihbaratının Türkiye’yi yakın izlediği/dinlediği AKP kurmaylarının da bu durumu itiraf ettiği düşünülürse üst üste yapılan bu açıklamaları sıradan açıklamalar olarak görmemek gerekir.
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde farklı adımlar sürpriz olmaz.