Global İfade Özgürlüğü Ödülü Alan Prof. Dr. Yaman Akdeniz: Medyada ‘Takrir-I Sükun’ Dönemi Yaşanıyor

7 Haziran seçimlerinden sonra basın üzerindeki baskılar arttı. Bunlar ceza davalarına, erişim engelleme kararlarına, kayyım atamalarına kadar vardı. Özgürlük karnesi daha da kötüleşecek.
Tek hâkimin kararıyla onlarca haber sitesi engelleniyor. Anayasa Mahkemesi bu konudaki başvuruları öncelikle gündemine almalı. Sulh Ceza Hakimlikleri’nin durumunu yeniden değerlendirmeli.
YouTube’un kapatılması karşısında gösterdiği uluslararası  mücadeleyle Colombia Üniversitesi’nden ‘Global İfade Özgürlüğü’ ödülü alan Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Türkiye’deki baskılara ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi, eleştiriye tahammül edilmeyen bir döneme girildiğini, ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların daha da artacağını düşünüyor. Yaşananları ise ‘takrir-i sükûn’ dönemine benzetiyor. Bir yandan basın organları kısıtlanırken, diğer yandan vatandaşın haber almasının engellendiğini kaydediyor. IMC televizyonun karartılması, Zaman’a kayyım atanmasını bu kapsamda ele alan Akdeniz, “Müdahaleler takrir-i sükûn dönemini hatırlatıyor. Ancak sağlanmak istenen huzur hükümetin huzurundan başka bir şey değil.” diyor.  Akdeniz’in basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin tespit ve uyarıları özetle şöyle:
Türkiye ifade özgürlüğü alanında başlangıçta da iyi bir yerde değildi. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde ve özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra muhalif tüm basın üzerindeki baskılar arttı. Bunlar  ceza davalarına, tekzip ve erişim engelleme kararlarına, kayyım atamalarına, yayın yasaklarına kadar vardı. Hiçbir eleştirinin kabul görmediği bu dönemde karnenin daha da kötüye gideceği açık.
BASININ ARŞİVİNE OPERASYON
Zaman Gazetesi ve Cihan Haber Ajansı’na kayyım atanmasını ifade ve basın özgürlüğüne çok ağır bir müdahale olarak değerlendiriyorum. Kayyım atamalarının tek gerekçesi bu basın organlarının susturulmak istenmesidir. Zaman ve Todays Zaman’ın 20 yıllık internet arşivleri de bu operasyon bünyesinde uçtu gitti. Çok yazık.
TEK HAKİM, ONLARCA YASAK
Muhalif sitelerin internet erişimleri sürekli engelleniyor.Tek bir hakim 26 defa DİHA, 10 defa Sendika.org’a erişimi engelledi. Örneğin Gölbaşı Sulh Ceza Hakimi çok sayıda erişim engelleme kararı aldı. Neredeyse tüm muhalif haber siteleri ve sosyal medya hesapları tek hâkimlik tarafından durduruluyor. Anayasa Mahkemesi, Sulh Ceza Hakimliklerinin vermiş olduğu kararlarile ilgili başvuruları bir an önce gündemine almalı. Sulh Ceza’ların durumu da tekrardan değerlendirilmeli.
Susturma ve kapatmanın  adı: Takrir-i Sükun
Takrir-i Sükun Kanunu (Huzurun Sağlanması Kanunu) 3 Mart 1925’te TBMM’de kabul edildi. Hükümete olağanüstü yetkiler veren kanun, uzun bir döneme damgasını vurdu. Bütün muhalifler bu kanuna dayanılarak susturuldu. Bu dönemde hükümet veya mahkeme kararıyla pek çok yayın kapatıldı. Kanunun çıkarılış amacı olarak, 13 Şubat 1925’te başlayan Şeyh Sait Ayaklanması’nın bastırılması ve suçluların cezalandırılması gösterildi.